Röportaj

Acır: Yürüyüşler ve boykotlar yöneticilere mesajdır, ama güçlü iman olmadan adım atılamaz

Deniz Feneri Siirt İl Temsilcisi Murat Acır, Gazze’deki katliama karşı yapılan yürüyüş ve boykotların önemli bir mesaj olduğunu belirterek, yöneticilerin güçlü bir iman ve kararlılıkla adım atmaları gerektiğini vurguladı

İşgal rejiminin Gazze’de sürdürdüğü saldırıların ardından bölgedeki dram giderek derinleşiyor. Deniz Feneri Siirt İl Temsilcisi Murat Acır, Gazze’de yaşanan soykırımı, uluslararası toplumun sessizliğini ve yürütülen insani yardım çalışmalarını anlatarak açıklamalarda bulundu.

Acır, “Bugün onlar bombardıman altında feryat figan ederken ben yatağımda rahat uyuyorsam Müslüman değilim. Acılarını hissetmiyorsam, empati kurmuyorsam Müslüman değilim” sözleriyle vicdani bir çağrıda bulundu.

“Soykırım insanlara değil hayvanlara da uygulanıyor”

Acır, Gazze’deki tablonun sadece insanları değil, hayvanları da hedef aldığını belirterek, “Gazze’de maalesef işgalci rejimin yaptığı soykırım; kadın, çoluk, çocuk, yaşlı, engelli demeden herkesi katlediyor. Orada bulunan hayvanları dahi öldürüyorlar. Normalde uluslararası hukukta hiçbir işgalci devlet böyle bir soykırım yapamaz. Ama maalesef Siyonistler abluka uygulamasını sadece Gazze’de değil, ulusların liderlerine de uyguluyor. Arap ülkelerinin liderlerine abluka uygulanıyor. Müslüman devletlerin başında maalesef Yahudi zihniyetli Arap liderleri var. Bundan dolayı abluka sadece Gazze’de değil; bugün bütün dünyanın devlet başkanları üzerinde uygulanıyor. Uluslararası tepkilerin kayıtsız kalmasının sebeplerinden biri de budur.” dedi.

“Gazze’de günde 21 bin kişiye sıcak yemek veriyoruz”

Gazze’de sürdürdükleri insani yardım çalışmalarını aktaran Acır, bölgede verilen mücadelenin boyutlarını şöyle özetledi: “Gazze’de aş evlerimizde günde 21 bin kişiye sıcak yemek çıkarılıyor. Eğitim çadırlarımızda eğitim veriliyor, Kur’ân-ı Kerim çadırlarımızda Kur’ân eğitimi sağlanıyor. Vefa Hastanesi için aş evini biz kurduk; hastanede yatanların yemeklerini bizim aş evimiz karşılıyor. Bunun dışında arama kurtarma ekiplerimizi oluşturduk, bombalanan yerlere anında müdahale edebiliyorlar. Su ve çadır dağıtımlarımız var; ayrıca bir lojistik depomuz bulunuyor.”

“Gıdalar üç katına satılıyor, tüccar yine siyonistler”

Acır, Gazze’ye yardım ulaştırmanın zorluklarını dile getirerek şu bilgileri paylaştı: “Yardımlar iki şekilde gidiyor. Birincisi Refah Sınır Kapısı’ndan AFAD çatısı altında; bütün dernekler kendi yardımlarını buradan lojistik depolara bırakıyor. İkincisi ise para havalesi. Havale edilen paralar alındıktan sonra tüccarlardan sebze, meyve ve gıda temin ediliyor. Çok üzülerek belirteyim ki bu ürünler çok yüksek fiyatlara alınıyor; bir kat yerine üç kata satılıyor. Tüccar dediğimiz yine Siyonistler. ‘Siyonistlerden alınır mı?’ diye sorabilirsiniz ama oradaki Gazzeli kardeşlerimiz bir aş evinde sıcak çorba, sıcak pilav yiyebilsin diye bunu yapmak zorunda kalıyoruz.”

Gönüllüler canlarını veriyor, hastalıklar yayılıyor

Gazze’de gönüllülerin ağır bedeller ödediğini belirten Acır, “Medya grubumuzdan bir gönüllümüz şehit oldu. Aş evlerimizde 6 gönüllümüzü kaybettik. Su ve temizlik olmayınca bulaşıcı hastalıklar hızla yayılıyor. Oradaki mücadele hem canını kurtarma, hem savunma, hem beslenme hem de sağlık alanında çok zor şartlarda yürütülüyor. Müslüman kardeşlerimiz bütün bu sorunları aynı anda yaşıyor. İlaç temininde ciddi sıkıntılar yaşanıyor; tüm ilaçlar sağlanamıyor, temin edilenler idareli kullanılmaya çalışılıyor.” diye konuştu.

“Birleşmiş milletler adeta abluka altında”

Uluslararası toplumun sessizliğine tepki gösteren Acır,  “Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi var. Devletler bunu boşuna mı imzaladı? Rusya-Ukrayna savaşında BM asker göndermesini bildi de 7 Ekim’den bu yana 65 binin üzerinde insan katledildi, buna müdahale edilmiyor. BM adeta abluka altında. Bir bağışçımız bana ‘Gazze ne durumda?’ diye sordu; ben de ‘Gazze bitti’ dedim. Ne binadan söz edebiliyoruz, ne altyapıdan ne de üstyapıdan. Gazze bir harabe hâline geldi.” ifadelerini kullandı.

“Yapılacak üç şey var: dua, boykot ve bağış”

Acır, Müslümanların Gazze için yapabileceklerini üç başlık altında toplayarak, “Belki silah alıp gidip savaşamıyoruz ama üç şey yapabiliriz. Birincisi dua. Yüce Allah’a dua edeceğiz, ‘Ya Rabbi, rahmetinle Gazze’ye yardım et’ diyeceğiz. İkincisi boykot. Peygamber Efendimiz Hayber’de hurma ağaçlarını kestirdi; Siyonistler bunu görünce kaleden indiler. Onları maldan vurmak gerek. Biz kolayca içmesek, Ariel ile yıkanmasak ölmez, zarar görmeyiz. Üçüncüsü ise bağış. Elinden yüz lira gelen de bağışlıyor, yüz elli bin lira veren de. Allah onlardan razı olsun. Ben de elimden geleni yapıyorum; iki yüz lira, beş bin, on bin… Ne varsa gönderiyorum. Allah benden de kabul etsin.” şeklinde konuştu.

Eğer onların acısını hissetmiyorsak Müslüman değiliz”

Murat Acır,  “Bugün onlar bombardıman altında feryat figan ederken ben yatağımda rahat uyuyorsam Müslüman değilim. Acılarını hissetmiyorsam, empati kurmuyorsam Müslüman değilim. ‘Ya ben de orada olsaydım, Gazze burada olsaydı’ diye düşünmeliyiz. Çanakkale’de vatanını savunan ecdadımızı hatırlamalıyız. Yapılan yürüyüşler, boykotlar devletin başındaki yöneticilere mesajdır. Ama yöneticilerde güçlü bir iman olmalı ki referanduma gidip halka ‘Müdahale edelim mi?’ diye sorabilsinler. Siyonistlerle savaşacak bir ülke olmadığı sürece bu katliam maalesef devam edecek.” ifadeleriyle sözlerine son verdi. (İLKHA)

 

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }