Ankara Keçiören ilçesinde düzenlenen programda, farklı coğrafyalardan gelen konuşmacılar kardeşlik, dayanışma ve küresel adalet vurgusu yaptı. Programda Filistin, Doğu Türkistan, Keşmir, Sudan ve Yemen başta olmak üzere mazlum coğrafyalarda yaşanan insan hakları ihlalleri ele alındı.
Melike Hatun Cami İmam Hatibi Emrullah Kahraman'ın okuduğu Kur'an-ı Kerim ile başlayan programa HÜDA PAR Genel Sekreteri Hüseyin Yılmaz, HÜDA PAR Ankara İl Başkanı Ahmet Karaarslan, HAMAS Temsilcilerinden Dr. Wael Ebu Ali Yemen'den eski Bakanı Prof. Dr. Necib Ganim, Sudan eski Dışişleri Bakanı Hamid Mümtaz, Cammu Keşmir Baro üyesi uluslararası avukat Nasir Qadri, Uluslararası Doğu Türkistan Örgütleri Birliği Medya İletişim Sorumlusu gazeteci Mirkamil Kaşkarlı, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
İlahi sanatçısı Osman Gündüz'ün Filistin, Kudüs ve mazlum coğrafyalar ile ilgili ilahilerin seslendirilmesinin ardından Yeni Bir Dünya Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Özcan, açılış ve selamlama konuşmasıyla devam etti.
"Bu toplantıları toplanıp dağılmak için değil; toplanıp icraat yapmak için yapıyoruz"
Özcan, "Bizler Müslümanlar olarak dünyanın her yerinde toplantılar yapıyoruz ama sadece toplanıp dağılıyoruz. O büyük uluslararası toplantılardan birinde Erbakan Hocamızı Altınoluk’ta ziyaret etmiştik. Dünyanın her tarafından Müslüman yöneticiler vardı ve Erbakan Hocamız, biraz da sinirlenerek onlara şu sözleri sarf etmişti: 'Her sene buraya geliyorsunuz. Boğaz’da tur atıyorsunuz, balık yiyorsunuz, kebap yiyorsunuz ve sonra dağılıp memleketlerinize dönüyorsunuz. Her geldiğinizde biz size ödev veriyoruz, yapılması gereken vazifeleri bildiriyoruz, ortak kararlar alıyoruz. Ama bir yıl sonra yine bir yıl önceki gibi geliyorsunuz; yine aynı şeyleri yapıp dağılıyorsunuz.' Aslında bu sözler, ümmetin bu hâlinin en büyük özetidir. Bu toplantıları toplanıp dağılmak için değil; toplanıp icraat yapmak, karar almak ve bir neticeye varmak için yapıyoruz." dedi.
"Kudüs’ün işgalden kurtulması için bir şey yapmıyoruz"
Müslümanların artık fetih kutlamaları değil fetihler yapması gerektiğini dile getiren Özcan, "Mesela önümüzdeki birkaç gün içerisinde Türkiye’nin her tarafında Mekke’nin Fethi kutlamaları olacak. Bizler Müslümanlar olarak Mekke’nin fethini konuşuyor, kutluyoruz ama yeni fetihler için bir şey yapmıyoruz. Selahaddin’i konuşuyoruz, Kudüs’ün fethini konuşuyoruz ya da Yavuz’u, Osmanlı’ya geçişi konuşuyoruz ama Kudüs’ün işgalden kurtulması için bir şey yapmıyoruz. İstanbul’un fethini konuşuyoruz ama Roma’nın fethi için bir şey yapmıyoruz. Tarihi kahramanlıkları anlatıyoruz; düşmanları nasıl püskürttüğümüzü uzun uzun beyan ediyoruz. Ama yanı başımızda, adalar üzerinden, Kıbrıs üzerinden üzerimize gelen küffara karşı bir şey yapmıyoruz. Eski fetihlerle övünüyoruz, yeni fetihlere ise maalesef hazırlık yapmıyoruz. Viyana kapılarına dayandığımızı anlatıyoruz ama yeniden dayanmak için bir hazırlık içine girmiyoruz. Konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz… Sonra dağılıyoruz. En büyük ızdırabımız da zaten burada başlıyor." ifadelerine yer verdi.
"Gazze kurtulmadan Kudüs kurtulamayacak"
"Hepimize çok büyük vazifeler düşüyor." diyen Özcan, konuşmasının devamında şunları aktardı:
"Bizler iki yıllık bir vakıfız. Ama hep söylediğimiz gibi: Arabamız yeni, fakat şoförler olarak biz eskiz. Vakfımız, 7 Ekim’den bu yana insani yardım yapıyor, direnişi destekliyor. Ancak her platformda şunu söylüyoruz: Sadece insani yardım göndermekle Filistin’i kurtuluşa erdiremeyiz. Eğer gönderdiğimiz yardımlar kardeşlerimizi felaha ulaştırmıyor, onları kurtarmıyor; sadece ölürken aç mı tok mu olduklarını belirliyorsa, o zaman yaptığımız yardımlar da bir yerde anlam ifade etmiyor. Ama biz yine de bu yardımları yapmaya devam edeceğiz. Bununla birlikte asıl çözüm için de çalışmaya gayret göstereceğiz. Her zaman şunu söylüyoruz: Gazze kurtulmadan Kudüs kurtulamayacak. Kudüs kurtulmadan Doğu Türkistan kurtulamayacak. Doğu Türkistan kurtulmadan yeni bir dünya kurulmayacak. O yüzden bütün coğrafyalarımızı ele alacağız. İşgallere karşı da bu ordu büyük önem arz ediyor. Bu ordunun teşkil edilebilmesi için Müslüman devletlerin bir araya gelmesi gerekiyor. Buna ister İslam Birliği diyelim, ister İslam İşbirliği diyelim."
"Yahudiler ve Hristiyanlar birleşebiliyor, haçlı orduları kurabiliyorlar; ama maalesef biz İslam ordularını kuramıyoruz"
Konuşmasının devamında Özcan, "Sadece toplanıp dağılan, sadece kınayan değil; gerçekten yaptırım uygulayan, direnen, savunan ve hatta fetih orduları hazırlayarak küffarın üzerine yürüyen bir İslam birliği teşkil etmeliyiz. Bugün acılarımızın temelinde bu eksiklik var. Yahudiler birleşebiliyor, Hristiyanlar birleşebiliyor, haçlı orduları kurabiliyorlar; ama maalesef biz İslam ordularını kuramıyoruz. Oysa böyle bir ordumuz olsaydı israil Gazze’ye bir çakıl taşı dahi atamazdı. Hatta bugün orada israil değil, Filistin olurdu. Doğu Türkistan işgal altında olmazdı; Çin oraya 'Şincan' diyemezdi. Hindistan’da öküze tapan putperestler Cammu Keşmir’deki kardeşlerimizi dövemez, öldüremezdi. Sudan ve Yemen, Gazze için onurlu bir direniş sergiliyor diye siyonistler ve evangelist yırtıcı akbabalar bu coğrafyalarımızı işgal edemezlerdi." şeklinde belirtti.
"Savaş için illa Gazze’nin tünellerinde olmamız gerekmiyor savaş her yerde"
Boykotun hayat tarzı olması gerektiğini dile getiren Özcan, "Bunlar devletlere düşen sorumluluklardır. İnşallah Rabbimiz, devletlerimize bu birlikteliği kurmayı nasip etsin. Bunun haricinde bireysel olarak da kendimize bakmamız gerekiyor. Hepimizin ayrı ayrı birer savaşçı olması lazım. Savaş için illa Gazze’nin tünellerinde olmamız gerekmiyor. Savaş her yerde. Mesela boykot konusunda üzülerek şunu görüyoruz: Ateşkes ilan edilir edilmez boykotu bırakan kardeşlerimiz var. Gazze’ye bomba düştüğünde boykota başlayıp, bombaların durduğu söylendiğinde boykotu bırakanlar var. Oysa boykotu bir hayat tarzı hâline getirmeliyiz. Ateşkesten önce de sonra da, ömrümüzün sonuna kadar boykotu sürdürmeliyiz. Sadece ticari değil; siyasi ve içtimai olarak da… Bu siyonistlere destek olan, onlarla iş birliği yapan kim varsa vakıflar, dernekler, siyasi partiler, ünlü isimlertamamını boykot etmeliyiz. Bunu hayatımızın bir parçası, bir rutini hâline getirmeliyiz. Hepimiz bu manada birer savaşçı olmalıyız." dedi.
"Hak geldiğinde batıl mutlaka zail olacaktır"
Son olarak Özcan, "Yeni bir dünya, İslam nuruyla elbette kurulacak. Hak geldiğinde batıl mutlaka zail olacaktır; başka bir şansı yok. O yüzden hem ekranları başından bizi izleyen kardeşlerimi hem de bu salondaki kardeşlerimi, yeni bir dünyanın kuruluşunda görev almaya davet ediyorum. Programdan sonra inşallah vakıf merkezimize bekliyoruz. Çünkü yeni bir dünyayı sadece vakfın mütevellisi ya da yönetim kurulu kuramaz. Hep beraber gayret göstereceğiz ve inşallah yeni bir dünyayı da o zaman kurmuş olacağız. Hepinizi bu duygu ve düşüncelerle hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Bu davada ebediyete irtihal etmiş Erbakan Hocamızı, Yahya Sinvar’ı, İsmail Heniyye’yi ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor; hepinizi Allah’a emanet ediyorum." diye konuştu.
Açılış ve selamlama konuşmasının ardından; İslah Hareketi Dış İlişkiler Sorumlusu Yemen eski Bakanı Prof. Dr. Necib Ganim, Sudan eski Dışişleri Bakanı Hamid Mümtaz, Cammu Keşmir Baro üyesi uluslararası avukat Nasir Qadri, Uluslararası Doğu Türkistan Örgütleri Birliği Medya İletişim Sorumlusu gazeteci Mirkamil Kaşkarlı ve HAMAS Temsilcilerinden Dr. Wael Ebu Ali konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmacıların kimisi Arapça kişi ise İngilizce birer konuşma yaptı. Program boyunca katılımcılar için eş zamanlı (simültane) tercüme hizmeti sunuldu.
Konuşmalarda, savaşların ve işgallerin sona ermesi, halklar arasında adalet ve kardeşliğin tesis edilmesi çağrısı yapıldı. Filistin’de yaşanan insani krize özel vurgu yapılırken, Doğu Türkistan ve Keşmir’deki hak ihlallerine de dikkat çekildi.
Gece, toplu şekilde yapılan dua ile nihayete erdi. (İLKHA)