Sağlık

Doç. Dr. Araç: Fast food ve ekran bağımlılığı çocukları obeziteye, obezite de diyabete sürüklüyor

Çocuklarda hızla artan Tip-2 diyabet vakalarına dikkat çeken Doç. Dr. Eşref Araç; fast food tüketimi, ekran bağımlılığı ve hareketsiz yaşamın nesilleri tehdit ettiğini söyledi. Araç, aileler, okullar ve devlet kurumlarının acilen ortak mücadele başlatması gerektiğini belirtti.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eşref Araç, geçmişte yetişkinlerde görülen Tip-2 diyabetin artık 10–16 yaş aralığındaki çocuklarda hızla yaygınlaştığını ifade etti. Çocukluk çağındaki yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik nedeniyle erken diyabet vakalarının arttığını vurgulayan Araç, toplumun tüm kesimlerine çağrıda bulundu.

Doç. Dr. Eşref Araç, çocuklarda Tip-2 diyabet görülme sıklığının son yıllarda dramatik şekilde yükseldiğine dikkat çekerek, "Eskiden Tip-2 diyabeti çocuklarda görmezdik. Daha çok 27 yaşından, hatta 40 yaşından sonra ortaya çıkardı. Şimdi ise 14, 12, 10, hatta 16 yaşındaki çocuklarda Tip-2 diyabet görüyoruz." dedi.

"Yanlış beslenme alışkanlıkları tehlikeyi büyütüyor"
Bu artışın temel nedenlerinin yanlış beslenme alışkanlıkları olduğuna değinen Araç, "Biz eskiden Tip-2 diyabeti çocuklarda görmezdik. Daha çok 27 yaşlarından sonra, hatta 40 yaşlarından sonra görürdük. Ama şu anda artık 14, 12, 10, 16 yaşında Tip-1 değil, Tip-2 diyabet hastası olan çocuklar görüyoruz. Niye? Çünkü işte bu yiyeceklerden dolayı. Fast foodlardan, kolalı içeceklerden, patates cipslerinden, çok yağlı yiyeceklerden, kan şekerini hızlı yükselten yiyeceklerden, abur cuburlardan, paket ürünlerinden. Bir de bunun üstüne hareketsizlik ekleniyor." ifadelerini kulandı.

"Ekran bağımlılığı ve hareketsizlik obeziteyi tetikliyor"

Ekran bağımlılığının da çocukları hem hareketsiz bıraktığını hem de farkında olmadan daha fazla yemeye yönelttiğini kaydeden Araç, bu durumun obeziteyi artırdığını dile getirdi.

Araç, "Geçmişte çocuklarımızı sokaklardan zorla eve çağırırdık, şimdi ise çocuklarımızı sokaklara çıkaramıyoruz. Bu bazen güvenlik nedeniyle olabilir, bazen bilgisayar bağımlılığından olabilir, bazen başka sebeplerle olabilir ama maalesef çocuklarımız artık hareket etmeyen, sportif faaliyetleri olmayan, koşup coşmayan, zıplamayan çocuklar olmaya başladı. Oysa çocuğun fıtratında hareket vardır. Çocuk enerjisini harcayacak, koşacak, top oynayacak; ayağı kırılacak, kafası kırılacak ama hareketli olacak. Bir de doğal beslenmememiz var, bahsettiğimiz gibi. Üçüncü olarak da son zamanlarda ekran bağımlılığı ciddi oranda arttı. Telefon, bilgisayar, televizyon, çocukların bunlara bağımlılığı hem hareketsizliğe yol açıyor hem de ekran başındayken ne yediklerinin farkına varmadıkları için daha çok acıkıp daha fazla yiyorlar. Bu da çocukların daha kilolu olmasına neden oluyor. Ve bu çocukların hepsi maalesef erken yaşta diyabet oluyor." uyarısında bulundu.

"Toplumsal seferberlik olmadan bu sorun çözülmez"
Sorunun çözümü için toplumsal seferberlik gerektiğini vurgulayan Araç, aileler, okullar ve devlet kurumlarına büyük sorumluluk düştüğünü söyledi.

Okullarda yüksek karbonhidratlı ve paketli ürünlerin satışının engellenmesi gerektiğini belirten Araç, "Peki, bunun önüne nasıl geçebiliriz? Bunun önüne geçebilecek ilk kişiler ebeveynlerdir. İkinci olarak okullar ve devlet kurumlarıdır. Öncelikle okullarda boykot ürünlerinin ya da karbonhidrat değeri yüksek ürünlerin kullanılmaması gerekiyor. Okullarda bunları tamamen engellememiz gerekiyor. İkinci olarak yönetimlerin, Millî Eğitimin yaşam şekli değişikliklerini artık programlara eklemesi gerekiyor. Bizim bunu devlet olarak, aile olarak, cemiyetler olarak anlatmamız gerekiyor. İmamın cuma vaazlarında buna değinmesi gerekiyor. Öğretmenin okulda bunu anlatması gerekiyor" şeklinde konuştu.

"Yeni neslin sağlığı tehdit altında"

Erken yaşta alınacak önlemlerle ileride oluşacak diyabet ve obezite kaynaklı ciddi hastalık yükünün azaltılabileceğini belirten Araç, "Biz bunu topyekûn bir seferberlik şeklinde yapmazsak çocuğa ‘yeme’ demek doğru olmaz. Biz de yememeliyiz ki çocuk görsün ve yemesin. Ama bazen 'Yoruldun, bırak biraz telefonla oynasın, televizyona baksın' dediğimiz için, kendimiz evde düzgün ev yemekleri yapamadığımız için, dışarıdan hazır yemekler yedirdiğimiz için, çocukların birbirinden etkilenmesiyle ‘O yiyor, benim çocuğum yemiyor; yazıktır, o da yesin.’ diyerek ona iyilik yaptığımızı sandığımız için bunların önüne geçemiyoruz. Ve bildiğimiz en önemli şey şu: Bir çocuk adolesan çağında, yani ergenlik döneminde obez ise hayatı boyunca yüzde 83–84 oranında kilo veremeyecek ve obez kalacaktır. O yüzden çocukluk çağında bunu engelleyebilirsek ileride ciddi bir hastalık yükünü ortadan kaldıracağız. Bu, devlete de yük, halka da yük, kişinin kendisine de yük, aileye de yük. O yüzden bunun önlemini daha önceden almamız gerekiyor. Özellikle ve özellikle Millî Eğitim, Diyanet ve ailelerin bu işin içine girmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı. (İLKHA)

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }