Eğitimci-Yazar Dr. Orhan Ay, “Eğitimde üç saç ayak vardır: Bir, aile; iki, öğretmen; üç, okul. Yani bu üçü birlikte hareket etmediği vakit eğitimin bir yönü aksak kalır. ‘Ben öğrenciyi okula gönderiyorum, harçlığını veriyorum, giyim kuşamı düzenlidir, kitaplarını temin etmişim, bütün imkânlarımla okula gönderiyorum; öğretmenler artık ilgilensin.’ Böyle bir dünya yok.” dedi.
Sağlıklı bir eğitim için ebeveynlerin okulla aktif iletişim içinde olması gerektiğini vurgulayan Ay, “Ebeveynler okula gelerek öğretmenlerle diyalog hâlinde olmalı, öğrencinin durumunu takip edebilmeli, okul dışındaki hayatını da kontrol edebilmelidir. Yani kontrollü bir serbestlikten söz ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Sadece maddi ihtiyaçları karşılamak çözüm değildir”
Velilerin yalnızca maddi sorumluluklarını yerine getirerek çocuklarını koruyamayacağını belirten Ay, şunları söyledi: “Sadece ‘Ben maddi olarak üzerime düşeni yerine getiriyorum, gerisi artık çocuğa aittir’ derlerse bu çocuğu kaybedebilirler. Niye? Çünkü ortam gerçekten kötü insanlarla doludur. Sosyal medyada nice art niyetli insanlar, platformlar, gruplar vardır. Sokaklarda da kötü niyetli kişiler bulunabilir. Okul ortamında da elbette olumsuz yönde etkileyebilecek bazı kişiler olabilir. Mesela öğrenci akran zorbalığına uğramış olabilir ya da derslerinde başarısızsa bunun farklı nedenleri olabilir. Bunların irdelenmesi gerekir.”
Ailenin okulla sürekli iletişim içinde olması gerektiğinin altını çizen Ay, “Aile okula gelecek; okulda rehber öğretmeniyle, sınıf öğretmeniyle, gerekirse diğer öğretmenlerle görüşecek. Öğrencinin okul içerisindeki akademik veya ahlaki davranışları hakkında bilgi sahibi olacak.” dedi.
“Aile tutumu ne sert ne de aşırı serbest olmalı”
Dr. Ay, dünyada ve Türkiye’de yaygınlaşan iki yanlış aile modeline dikkat çekerek, “Ebeveynler ya aşırı koruyucu ya da aşırı serbest bırakıcı olabiliyor. Her ikisi de olumsuz tavırlardır. Aşırı koruyucu olduğumuzda çocuğun öz güveni olmaz, bencil olur, çevresiyle diyalogları zayıf olur, insanlarla ilişki kuramaz. Eğer aşırı serbest bırakırsak da çocuk çok fazla kibirli olur, saldırgan olur; ‘Her isteğim yerine getiriliyor’ havasına girerek okulda, çevrede akranlarıyla sorunlar yaşar. Hırçın bir kişilik ortaya çıkar.” Ailenin dengeli bir tutum benimsemesi gerektiğini belirten Ay, “İlişkilerimiz dengeli olmalı; ne çok koruyucu olacağız ne de çok serbest bırakacağız. Aile bu hususta ne yapacak? Ona yardımcı olacak, destek olacak, yol gösterecek.” ifadelerini kullandı.
“Rehberlik faaliyetleri evde başlar”
Anne ve babanın çocuğun ilk rehberleri olduğunu söyleyen Ay, “Rehberlik faaliyetleri çok yönlüdür: akademik rehberlik, iş rehberliği, ahlaki rehberlik… Her biri ayrı değerlendirilmesi gereken konulardır. Ama ebeveynlerin rehberlik faaliyeti ilk önce ailede başlar. Anne ve baba ilk rehberlikçidir. Bu yüzden anne ve baba üzerine düşen görevleri hassasiyetle yerine getirmeli ve çocuklarına olumlu yönde örnek olmalıdır.” dedi. Okullardaki rehberlik hizmetlerine işaret eden Ay, “Bir sınıf rehber öğretmeni, bir de okul rehber öğretmeni bulunur. Bu rehber öğretmenlerden, çocuğun olumsuz yönde problemleri varsa faydalanılması gerekir. Hatta illa olumsuz olmak zorunda değildir; çocuk süper zekâya sahip olabilir, çok başarılı olabilir. Bu konuda da ona yol açılması gerekir.” şeklinde konuştu.
“Ergenlikte dalgalanmalar normaldir, aile sabırlı olmalıdır”
Çocukların farklı dönemlerde ruhsal değişimler yaşadığını hatırlatan Ay, “Benim çocuğum ortaokulda çok iyiydi ama lise başlayınca hırçınlaştı, ders çalışmayı bıraktı. Bunun sebebi nedir? Bunun sebebi çocuğun ergenlik sürecine girmesidir. Ergenlik döneminde çocuğun çevreden etkilenme oranı yükselir, bağımsızlaşmak ister, akran gruplarına katılmak ister.” dedi. Ailenin bu süreçte çocuğun arkadaş çevresini yakından takip etmesi gerektiğini dile getiren Ay, “Önce akran çevresini kontrol edecek, çocuğa iyi bir arkadaş ortamı oluşturacak.” ifadelerini kullandı. Ay, günümüz çocuklarının “niçin?” sorusuna odaklandığını belirterek, “Bir işi yaptırırken neden yaptığını bilmesi gerekir. Hedefi, amacı yoksa bu onu motive etmez.” dedi.
“Sosyal medya ve teknoloji mutlaka kontrol edilmelidir”
Günümüzde sosyal medyanın en büyük risklerden biri olduğunu ifade eden Ay, “Sanal âlemde çok kirli bilgi vardır; kötü alışkanlıklar, kötü davranışlar çoktur ve bunlar daha çok gençleri hedef alır. Evde televizyon varsa kontrollü olmalıdır; çocuk her kanala girememelidir. İnternet varsa yine kontrollü olmalıdır.” uyarısında bulundu. Çocuğa yalnızca yasak koymanın yeterli olmadığını söyleyen Ay, “Eğer biz sadece ‘internete girme, şu sitelere girme’ dersek ama bilinç aşılamazsak, çocuk sadece bizim olduğumuz ortamda uzak durur; fakat biz yokken o platformlara yönelir.” diye belirtti.
“Manevi destek güçlü olursa akademik başarı da yükselir”
Ay, çocuğun duygusal ve psikolojik olarak desteklenmesinin başarıyı artıracağını belirterek, “Baskıyla çalışırsa bu bir yere kadar fayda sağlar. Bu nedenle onu motive etmek, yönlendirmek ve bilinç kazandırmak gerekir.” dedi. Ebeveynlerin çocuklarına zaman zaman arkadaşlık yapması gerektiğini söyleyen Ay, “Samimi bir sohbet ortamında ders çalışmanın gerekliliğini anlatabilmelidir. Manevi açıdan güçlü olduğunda akademik başarı da beraberinde gelir. Manevi açıdan güçlü değilse, asi bir ruh hâlindeyse, kötü alışkanlıklar edinmişse bu hem ruhsal yapısını bozar hem de akademik başarısını olumsuz etkiler.” ifadelerini kullandı.
“Başarı da başarısızlık da tesadüf değildir”
Ay, hem başarılı hem de başarısız öğrencilerin velilerinin okulla sürekli temas hâlinde olması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Başarılıysa başarının artırılması için daha fazla motive edilmesi, daha iyi çalışması, okul ve öğretmenlerle daha sıkı bir diyalog kurulması gerekir. Başarısızsa da bu başarısızlığın nedenlerini ortadan kaldırmak için çaba gösterilmelidir. Kimse gökten zembille başarılı veya başarısız olmuyor.” Sınıf içinde saldırgan davranışların aile tarafından mutlaka bilinmesi gerektiğini hatırlatan Ay, “Aile haberdar olursa daha kötü bir seviyeye varılmaması için öğretmenlerle ve okul idaresiyle birlikte bunu ortadan kaldırabilir.” dedi.
“Çocuklara yüksek hedefler koydurmalıyız”
Dr. Orhan Ay, ebeveynlere hedef belirleme konusunda önemli tavsiyelerde bulundu: “Aileler çocukların hedeflerini yüksek tutmasını sağlamalıdır. Eğer hedefimiz dağın etekleri ise en fazla diplerine ulaşırız. Ama hedefimiz dağın zirvesi olursa zirveye ulaşamasak bile en azından zirvenin biraz altına ulaşırız.” (İLKHA)