Yetim Vakfı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü münasebetiyle, çocukların haklarını eğlenerek öğrenebilecekleri bir dizi etkinlik düzenledi.
İstanbul İl Milli, Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Rami Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen etkinliklerle çocuklar hem eğlendi hem de temel haklarını öğrendi.
Suru Çelebi
"Dünyadaki tüm çocukların haklarına ulaşabildikleri bir dünya temenni ediyoruz"
Gün boyunca yapılan etkinliklere ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan Yetim Vakfı Teşkilatlanma Direktörü Suru Çelebi, "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları nedeniyle, İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile ortaklaşa bir program tertipledik. Adına uygun şekilde çocukların haklarını öğrenecekleri ve eğlenceli bir gün geçirecekleri bir program tertipledik. Bugün hem onlarca seçenek içerisinde önem verdikleri haklarını duymuş oldular hem de animasyon ile bilinçlendirme anlamında destek aldılar. Ardından hayallerini, dileklerini ve haklarını afişlere yazarak kısa bir yürüyüş yaptılar. Bugün belki de birçok çocuk, ilk seçim deneyimini yaşadılar. Hakları ve gönül dünyaları ile ilgili biz de bilgi sahibi olduk. Yüzlerindeki tebessüm ve doğru tercihleri bizi şaşırttı. Yapılan oylamada eğitim haklarını öncelemeleri bizi de çok şaşırttı. Dünyadaki tüm çocukların haklarına ulaşabildikleri bir dünya temenni ediyoruz." dedi.
Murat Yılmaz
"Çocukların çoğu tabii haklarından nasiplenemiyorlar"
Yapılan etkinliklerin ardından dünya Çocuk Hakları ile ilgili hazırlanan basın metnini okuyan Yetim Vakfı Başkanı Murat Yılmaz, "Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü… Çocuk hakları dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu eğitim, sağlık, barınma haklarının, fiziksel ve duygusal sömürüye karşı korunma yanında her türlü ihmal ve istismara karşı dokunulmazlığın kanunlarla sağlanmasını kapsamaktadır. 20 Kasım 1989'da BM Genel Kurulu, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni oy birliğiyle kabul etmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesi dünya üzerinde en çok ülke tarafından imzalanmış sözleşme hüviyetini taşımaktadır. 54 maddeden oluşan Çocuk Hakları Sözleşmesi, öncelikle ana babaya olmak üzere, ailelere, öğretmenlere, sağlık çalışanlarına, emniyet görevlilerine, hükümetlere bir başka deyişle en sade vatandaştan en üst düzey yönetime kadar her kişi ve kuruma çocuklarla ilgili sorumluluklar yüklemektedir. Sözleşme, çocukların ülkelerinin toplumsal ve siyasal yaşamında etkin, üretken ve katılımcı bireyler olmaları konusunda devletlere elverişli koşulları hazırlamaları için çağrıda bulunmaktadır. Ne var ki çocukların çoğu bu tabii haklarından ve onlar adına temenni ettiğimiz güzel hayattan nasiplenemiyorlar." diye konuştu.
Tablo kötü: Yüzbinlerce çocuk suça sürükleniyor
Dünya üzerindeki her 5 çocuktan birinin savaş, çatışma ve felaketlerden etkilenen ülkelerde yaşadığını hatırlatan Yılmaz, "1 milyar çocuk çok boyutlu yoksullukla yüz yüze. 200 milyonu aşkın çocuk çalışmak zorunda. Bir o kadarı sokakların insafına terk edilmiş durumda. Sayıları 122 milyona varan mültecilerin 50 milyonunu da yine çocuklar oluşturuyor. Ortalama bir milyar yetim, öksüz ve sosyal yetimle aynı gök kubbeyi paylaşıyoruz. Bu da neredeyse 2,5 milyara varan dünya çocuk nüfusunun yüzde 40'ına tekabül ediyor. Ülkemizde de çabalara rağmen çocuk tablosu maalesef kötüye doğru gidiyor. 2024 TUİK rakamlarına göre güvenlik birimlerine getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 612 bini bulurken, suça sürüklenen çocuk sayısı 202 bini, mağdur çocukların sayısı ise 280 bini bulmaktadır. Madde, teknoloji ve sanal kumar bağımlılığı da maalesef çocuklar arasında hızla yayılmaktadır. 6-15 yaş çocukların yüzde 90,8'i düzenli olarak dijital oyun oynamaktadır. Tüm bu dramatik tabloyu daha da kritik hale getiren boşanma sayılarındaki artışı da gözden kaçırmamak gerekiyor. 2024 yılı istatistiklerine göre her üç evlilikten birinin boşanmayla neticelendiği ülkemizde milyonlarca boşanmış aile çocuğu olduğu tahmin edilmektedir." şeklinde konuştu.
"Gazze'de psikolojik desteğe ihtiyaç duymayan çocuk yok"
Yılmaz, "Bugün dünya üzerindeki siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmelere baktığımızda dünyanın insanlık için arzu ettiğimiz iyilik ikliminin bir hayli uzağında olduğunu üzüntüyle görüyoruz. Filistin, Sudan, Lübnan, Doğu Türkistan, Suriye, Arakan, Ukrayna, Keşmir, Kongo, Yemen, Somali ve daha birçok ülkenin çocukları silahların gölgesinde, şiddet sarmalı içerisinde hayata tutunmaya çalışıyorlar. 77 yılı aşkın bir süredir İsrail işgal ve vandallıklarına muhatap olan Filistin, malumunuz olduğu üzere 7 Ekim 2023 sonrası, 2 yılı aşkın bir süre, tarihin gördüğü en ağır soykırım ve aparteit uygulamalarına maruz bırakıldı. Dünyanın değer olarak kabul ettiği ve Birleşmiş Milletler'in temel kuruluş felsefesi sayılan metinlerin tamamı geride bıraktığımız iki yıl içerisinde defalarca yok sayıldı. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Soykırım Sözleşmesi, Roma Sözleşmesi'ne atıfla İnsanlığa Karşı Suçlar, Cenevre Sözleşmeleri sadece kâğıtlar üzerindeki değersiz metinler haline geldi. Bugün Gazze'de psikolojik desteğe ihtiyaç duymayan çocuk yok diyebiliriz. Hatta buna yetişkinleri de katabiliriz. Çocuk Hakları Sözleşmesiyle çocuklara vaat edilen ne varsa işgalci organizasyonun postalları altında ezilmekte. Hatta henüz doğmamış embriyo halindeki çocuklara karşı bile soykırım uygulamaları yapılmakta." dedi.
"7 milyon çocuk zor şartlar altında yetimhanelerde yaşam mücadelesi veriyor"
Doğu Türkistan, Sudan ve Arakan'da çocukların maruz kaldığı uygulamalar da değinen Yılmaz, "Doğu Türkistan'da yetimhane, 'melek evleri' ve yatılı okul adı altındaki 'çocuk toplama kamplarında' sayıları 2 milyonu aşan çocuklar ise ebeveyn ve diğer aile bireylerinden mahrum başta din, dil olmak üzere kültürel ve sosyal bütün haklarından mahrum bir şekilde asimle edilmekteler. Doğu Türkistanlı çocukların isimleri değiştiriliyor. Çinli ailelere evlatlık veriliyorlar. Kısırlaştırıcı ilaçlar veriliyor çocuklara. Organları çalınıyor ve beyin yıkama programlarına tabii tutuluyorlar. Sudan'da ise 2,5 yılı aşkın bir süredir devam eden savaş ve çatışma ortamında 14 milyonu çocuklar olmak üzere 25 milyon kişi acil insani yardıma muhtaç durumda. Darfur'da katliamdan kaçmaya çalışan kadınlar ve çocuklar Sahra çölleri üzerinde her türlü mahrumiyetle yüz yüzeler. Onlar en çok da dünyanın gamsızlığından şikâyetçiler. Arakanlı çocuklar bir vatan ve bir kimlik özlemiyle, kâh mülteci kamplarında kâh Naf nehrinin bataklıklarında aç, susuz hayatta kalmaya çalışıyorlar. Onlar umutsuzluğa doğuyorlar. Zira gözlerini açtıkları dünya böyle bir yer. Dünyanın yetimhaneler tablosu da maalesef içler acısı. Bugün dünya üzerinde çoğu temel ihtiyaçları karşılanamayan 7 milyon çocuk zor şartlar altında yetimhanelerde yaşam mücadelesi veriyor. Yetimhanelerde yaşayan çocukların yüzde 70'ten fazlasının en az bir ebeveyninin hayatta olduğu gerçeği de yine yüreklerimizi burkuyor. Gönlümüzden geçen keşke bu ailelerin gelir durumlarını düzeltebilsek de çocuklar ailelerinin yanlarında yaşayabilseler." diye konuştu.
"Silahlanma bütçesinin 10'da biri çocuklara ayrılsa fiziki sorunların tamamı çözülecek"
Bir yandan dünyanın en zengin 2 bin 153 kişisinin en az kazanan 4,6 milyar kişiden fazla gelire sahip olduğunu, öte yandan her gün yoksulluk ve buna bağlı nedenlerle 22 bin çocuğun hayatını kaybettiğini hatırlatan Yılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Bu çocuklar için dünya silahlanma bütçesinin (3 trilyon dolar) 10 binde biri ayrılabilse fiziki sorunların tamamını çözebilecek bir kaynak oluşturulabilir. Bu veriler ve çocuklara ilişkin gerçekler bizlere muhakkak çok şey anlatıyor. Görüyoruz ki onlar küçücük omuzlarında bütün bir insanlığın yükünü taşımak gibi ağır bir vazifeyi icra ediyorlar. Yetim Vakfı olarak, her koşulda yetim ve öksüz çocuklarımızın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bugünkü etkinliğimizde öğrencilerimiz haklarını öğreniyor ve farkındalık oluşturuyor. Çocuklarımız bugün pankartlar hazırlayacak, mektuplar yazacak, dünyada zulüm altındaki çocuklara mesajlarını ulaştıracaklar. Onlar bize gösteriyor ki gelecek nesil, daha adil bir dünya kurma kararlılığında. Zulme rıza zulümdür. Çocuklara yönelik her türlü ihlale karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. (İLKHA)