Gazze'de devam eden saldırılar, su krizini ölümcül boyutlara taşıdı. Kentin birçok bölgesinde siviller birkaç litre içme suyu bulabilmek için saatlerce kuyruklarda bekliyor. Yerinden edilen yüz binlerce insan ya deniz suyunu karıştırarak içmek zorunda kalıyor ya da fahiş fiyatlarla satılan bidon sulara yöneliyor.
33 yaşındaki Mahmud Eyyub, "Artık bir bardak su için göç ediyoruz. Su yoksa hayat da yok" diyerek yaşadıkları dramı anlatıyor. Gazze Belediyesi de "salgın ve çevre felaketi eşiğindeyiz" diyerek "Gazze için yaşam çağrısı" başlıklı kampanya başlattı.
Verilere göre, kente ulaşan su miktarı günlük ihtiyacın yalnızca dörtte birini karşılıyor. Kanalizasyon şebekeleri çökmüş durumda; atık sular cadde ve mahallelere taşarken çöpler birikiyor. Belediye, uluslararası toplumu "gecikmeden harekete geçmeye" çağırıyor.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Gazze'deki su altyapısının yüzde 70'inden fazlasının kullanılamaz hale geldiğini ve bunun halk sağlığı için büyük bir tehdit oluşturduğunu bildirdi. Oxfam, Gazze'de kişi başına günlük su tüketiminin 3 litreye kadar düştüğünü açıklarken, bunun insani asgari standardın (15 litre) çok altında olduğuna dikkat çekti.
Sınır Tanımayan Doktorlar ise kirli su ve çökertilen altyapının, cilt hastalıkları ile bulaşıcı salgınları hızla artırdığını raporladı. Birleşmiş Milletler de "su ve gıdanın engellenmesi sivillere karşı savaş suçu niteliğinde" diyerek insani koridorların derhal açılması çağrısında bulundu.
Gazze'deki yetkililer, mart ayından bu yana kapalı tutulan sınır kapıları nedeniyle yakıt, gıda ve ilaç girişinin engellendiğini belirtiyor. Bu süreçte en az 1,7 milyon su kaynaklı hastalık vakası kaydedildi; 447 kişi susuzluk ve yetersiz beslenme nedeniyle şehit oldu. (İLKHA)