Si̇yaset

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu: Kürt meselesinin çözümü için referans olması gereken model Malazgirt ruhudur

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na partisinin hazırladığı raporu kamuoyuna sundu. Raporun detaylarına ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Yapıcıoğlu, ‘Malazgirt Ruhu’na vurgu yaptı.

Meclis’te düzenlediği basın toplantısında raporun detaylarına ilişkin bilgi veren Yapıcıoğlu, Türkiye’nin şiddet sorunu ile Kürt meselesinin bir birinden ayrılması gerektiğine vurgu yaptı. Yapıcıoğlu, “Kürt meselesinin çözümü için referans olması gereken model Malazgirt ruhudur.” dedi.

“Meclis bünyesinde kurulan Komisyon Türkiye’nin şiddet sorununu sonlandırması için önemli bir fırsat olarak görülmelidir”

Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına değinen Yapıcıoğlu, yaklaşık bir yıldır Türkiye gündeminin en önemli başlıklarından birinin şiddetin, terörün ve silahın tamamen sona erdirilmesi olduğunu belirtti. Komisyonun 5 Ağustos 2025’te ilk toplantısını yaptığını hatırlatan Yapıcıoğlu, “Yaklaşık yarım asırdır süregelen silahlı şiddet ortamı on binlerce can kaybına, büyük maddi kaynakların heba olmasına ve ciddi güvenlik sorunlarına yol açmıştır. Gelinen aşamada, şiddetin sona erdirilmesine yönelik ortaya konulan siyasi irade ile bu kapsamda yürütülen süreç ve Meclis bünyesinde kurulan Komisyon; Türkiye’nin şiddet sorununu sonlandırması için önemli ve değerlendirilmesi gereken bir fırsat olarak görülmelidir.” ifadelerini kullandı.

“Şiddetin sona erdirilmesini ve akan kanın durmasını içtenlikle savunuyoruz”

Partisi tarafından hazırlanan raporun, sürecin sağlıklı ilerlemesine katkı sunmak, geçmişte yapılan hataların tekrarını önlemek ve kalıcı bir barışın adalet temelinde inşa edilebileceğine dair ilkesel bir çerçeve ortaya koymak amacıyla hazırlandığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Bizim duruşumuz açık ve nettir. Şiddetin sona erdirilmesini ve akan kanın durmasını içtenlikle savunuyoruz. Ama Kürt meselesini sadece şiddet sorununa indirgenmesini de doğru bulmuyoruz.” dedi.

“Sürecin başarıya ulaşması için yapılması gereken hukuki düzenlemeleri ilişkin somut önerilere yer verildi”

HÜDA PAR’ın raporunun iki ana bölümden oluştuğunu belirten Yapıcıoğlu, birinci bölümün şiddet sorununa odaklandığını ifade etti. Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:

“Kürt meselesinin çözümünün hak, hukuk, adalet ve kardeşlik temelinde ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Raporumuzda sürecin başarıya ulaşması için yapılması gereken hukuki düzenlemeleri ilişkin somut önerilere de yer verilmiştir. Raporumuzda şiddetin kesin biçimde sonra erdirilmesinin neden hayati bir gereklilik olduğunu ortaya koymak ve terörle mücadelede yapılan hatalardan ders çıkarılmasına da katkı sunmak gibi bir amaç güttük ve bu amaçla detaylı bir raporu sunduk.”

“Kürt meselesi, hak ve adalet meselesidir”

İkinci bölümün ise şiddet meselesinden bağımsız olarak ele alınması gereken Kürt meselesine ayrıldığını belirten Yapıcıoğlu, bu bölümde meselenin tarihsel arka planının, yaşanan kırılmaların, inkâr ve asimilasyon politikalarının temel haklar çerçevesinde değerlendirildiğini söyledi. Kürt meselesinin özünde bir hak ve adalet meselesi olduğunun vurgulandığını dile getirdi.

“Tepeden inmeci yaklaşım Türkler ile Kürtler arasındaki tarihsel kardeşlik hukukunu zedeledi”

Türk ve Kürt kardeşliğinin son asırda ağır yaralar aldığını ifade eden Yapıcıoğlu, “Batılılaşma ve kavmiyetçi bir anlayışla şekillenen zihniyet, bu coğrafyanın tarihsel ve sosyolojik gerçekliğini yok saymış; Cumhuriyetin ilanından sonra, yönetimi tekeline alan 'Tek Parti' döneminde toplum mühendisliği yapılarak dışlama, tektipleştirme, inkâr ve asimilasyon politikaları hayata geçirilmiştir. Bu tepeden inmeci yaklaşım Türkler ile Kürtler arasındaki tarihsel kardeşlik hukukunu zedelemiş; ideolojik baskı ve dayatmalar neticesinde mesele giderek içinden çıkılmaz bir hâl almıştır.” şeklinde konuştu.

Şiddetin sona erdirilmesine yönelik 11 maddelik somut bir kanun teklifi

Hazırlanan raporun komisyonun, yetkililerin ve kamuoyunun istifadesine sunulduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, raporun rapor kısmının 46 sayfa olduğunu, giriş ve eklerle birlikte toplamda 56 sayfadan oluştuğunu belirtti. Rapora ek olarak, şiddetin sona erdirilmesine yönelik 11 maddelik somut bir kanun teklifi önerisinin de bulunduğunu ve bunun parti internet sitesinde yayımlandığını söyledi.

“Silah bir hak arama yöntemi değildir”

Türkiye’nin şiddet sorunu ile Kürt meselesinin birbirine karıştırılmaması gerektiğine vurgu yapan Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:

“Şiddetin yol açtığı tahribat, Kürt halkının meşru taleplerini gölgelemektedir. Raporumuz bu nedenle iki ayrı başlık altında kaleme alınmıştır. Kürt meselesinin şiddetten bağımsız olarak ele alınması zorunluluğu özellikle vurgulanmıştır. Bugün gelinen aşamada artık herkes tarafından açıkça görülmüştür ki silah bir hak arama yöntemi değildir. Şiddete başvurmak başlı başına bir sorundur ve bu sorunun mutlak anlamda çözülmesi gerekir. Silahlar derhal, şartsız ve bir daha ele alınmamak üzere devreden çıkmalı, sorunlar yalnızca sivil siyaset zemininde konuşulmalı ve adalet temelinde çözülmelidir. Silahın devrede olduğu hiçbir zeminde sözün gücü ve tesiri kalmaz ve siyaset sağlıklı biçimde işleyemez. Bu nedenle, şiddetin tamamen devre dışı bırakılması, toplumsal barış ve ortak gelecek açısından da vazgeçilmez bir gerekliliktir.”

“Silah bırakıp yurtdışından dönen kişilerle ilgili toplumu rahatlatan bir adli kontrol süreci işletilmeli”

Geçmişte silahlı yapılara dâhil olmuş ancak fiilen eyleme karışmamış kişilerin topluma kazandırılması gerektiğini vurgulayan Yapıcıoğlu, “Yapılacak yasal düzenlemeler; kendini fesheden, şiddeti tümüyle terk eden ve bu nedenle münfesih sayılan tüm örgütsel yapıları kapsayacak şekilde, adil ve kuşatıcı bir anlayışla ele alınmalıdır. Şiddete bulaşmış olması nedeniyle hemen yurda dönmesi sosyolojik olarak mümkün olmayanlar için ise ceza ve dava zaman aşımı süreleri yeniden düzenlenerek, toplumsal kabulün oluşacağı uygun bir zeminde eve dönüşlerin önü açılmalıdır.  Silah bırakıp yurtdışından dönen, cezaevinden çıkan kişilerle ilgili olarak da ne keyfî ne de cezalandırıcı bir yaklaşım benimsenmeli; makul, ölçülü ve toplumu rahatlatan bir adli kontrol süreci işletilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Kimden gelirse gelsin, halkın huzuruna ve kardeşliğine hizmet eden her adımı amasız ve fakatsız desteklediklerini ifade eden Yapıcıoğlu, belirleyici olanın adımı kimin attığı değil, milletin maslahatına hizmet edip etmediği olduğunu söyledi.

“Önümüzdeki yüzyılı inşa edecek olan ruh, aynı kardeşlik ruhudur”

“Kürt’ü Türk’e, Türk’ü Kürt’e düşman etmeye çalışanlar, gerçekte her iki halkın da ortak düşmanıdır ve 'iç cephe' ancak bu bilincin yerleşmesiyle tahkim edilebilir.” diyen Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:

“Kürt meselesinin çözümü için referans olması gereken model Malazgirt ruhudur. Raporumuzda detaylıca ele aldığımız üzere; bin yılı aşkın bir süredir Türkler ve Kürtler, İslam kardeşliği temelinde ortak bir kader bilinciyle hareket etmiş, bu toprakların kapılarını birlikte İslam’a açmış, ortak vatan haline getirdikleri bu topraklarda yüzyıllarca kardeşçe yaşamışlardır. Bugün de önümüzdeki yüzyılı inşa edecek olan ruh, aynı kardeşlik ruhudur.”

“Türk ve Kürt halkının kaderi ortaktır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dile getirilen “Türkiye Yüzyılı” vurgusunu önemli gördüklerini belirten Yapıcıoğlu, “Bu vizyonun hakkıyla hayata geçirilebilmesi için geçen yüzyılın büyük bir kayıp yüz yıl olduğu gerçeğiyle yüzleşmek gerekmektedir. Önümüzdeki yüzyılın da kayıp olmaması için bin yıl önce Malazgirt'te tesir eden İslam kardeşliği temelinde Türk’üyle Kürt’üyle ortak bir gelecek inşa edilmeli ve bunun hukuku ihya edilmelidir. Bu yüzyıl Türklerin ve Kürtlerin 1071’de olduğu gibi İslami kardeşlik ruhunu yeniden ihya ettiği bir yüzyıl olmalıdır. Coğrafyamıza yönelen tehditler göz önüne alındığında bu husus varoluşsal bir zorunluluktur. Türk ve Kürt halkının kaderi ortaktır. Her birinin güvenliği, huzuru, özgürlüğü ve adaleti diğerinkine bağlıdır. Bu nedenle şiddetin devreden çıkarılması ve sonrasında siyasetin kalıcı bir çözüm üretmesi 86 milyonun tamamının ve tüm bölge halklarının yararına olacaktır.”

“Kaos planlayanların ve şiddet siyasetinin kaybettiği bir gelecek mümkündür”

Türkiye’nin Kürt meselesini çözmesinin emperyalizmin elindeki bir kozu almaktan çok daha öte olduğuna vurgu yapan Yapıcıoğlu, “Hedefimiz yalnızca bir örgütün silah bırakmasını sağlamak olmamalı, her ferdin onurlu, özgür ve eşit bir vatandaş olarak yaşadığı adil, huzurlu ve tam bağımsız bir ülkeyi inşa etmek olmalıdır. Bizler bin yıllık kardeşliğin, ortak inancın ve biz olma şuurunun tarafındayız. Türk'ün, Kürt'e, Kürt'ün, Türk'e feda edileceği bir senaryo yoktur. Her iki halkın da kazandığı yalnızca emperyalizmin kaos planlayanların ve şiddet siyasetinin kaybettiği bir gelecek mümkündür. Bunu hep birlikte inşa edeceğiz inşallah. Hedef coğrafyamızın emperyalist vesayetten kurtulması bin yıllık kardeşliğin inancımızın mayasıyla yeniden yorulması olmalıdır. Bir mücadele verilecekse adaleti ve hakkaniyeti merkeze alarak bu toprakları yeniden barışın ve güvenin beldesi olan 'emin belde' haline getirmenin mücadelesi olmalıdır.” dedi.

“Aramıza ekilmek istenen fitne tohumlarını söküp atalım ve bin yıllık kardeşlik ahdimizi yenileyelim”

Son olarak Yapıcıoğlu, “Gelin bu tarihi fırsatı heba etmeyelim. Türk’üyle Kürt’üyle, Arap’ıyla bu coğrafyanın kadim halkları olarak aramıza ekilmek istenen fitne tohumlarını söküp atalım ve bin yıllık kardeşlik ahdimizi yenileyelim.” çağrısında bulundu. (İLKHA)

 

RAPORUN TAMAMINA ERİŞMEK İÇİN TIKLAYINIZ

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }