Si̇yaset

HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu’ndan SGK işten çıkış kodlarına ilişkin reform çağrısı

HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, milyonlarca işçiyi ilgilendiren SGK işten çıkış kodlarındaki keyfilik ve adaletsizliğin sona erdirilmesi için reform çağrısında bulundu.

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yunus Emiroğlu, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

SGK işten çıkış kodlarındaki keyfilik ve adaletsizliğin giderilmesi çağrısında bulunan Emiroğlu, "İşçinin alın terinin karşılığı olan sosyal hakların keyfi bir kodla gasp edilmesine müsaade edilemez." dedi.

"Sistem, bazı işverenler tarafından bir zulüm aracı olarak kullanılıyor"

SGK işten çıkış kodlarının milyonlarca işçiyi ilgilendirdiğini belirten Emiroğlu, "SGK işten çıkış kodları sistemindeki keyfilik ve adaletsizlikleri giderecek düzenlemeler yapılmalıdır. SGK işten çıkış kodu, iş sözleşmesinin hangi gerekçeyle sonlandırıldığını resmî kayıtlara geçiren ve işçinin işsizlik maaşı, kıdem/ihbar tazminatı gibi en temel sosyal haklarını doğrudan belirleyen kritik bir kayıttır. Ancak ne yazık ki bu sistem, bazı işverenler tarafından bir zulüm aracı olarak kullanılabilmekte; tek taraflı ve haksız bir kod girişiyle binlerce çalışanın hakkı gasp edilebilmektedir." ifadelerini kullandı.

"Hukuksuz uygulamaların önüne geçilmeli ve işçi keyfi olarak cezalandırılmamalı"

İşverenin sermaye gücünü zulüm aracı olarak kullanmasının engellenmesi gerektiğini ifade eden Emiroğlu, "İşçinin alın terinin karşılığı olan sosyal hakların keyfi bir kodla gasp edilmesine müsaade edilemez. Bu doğrultuda, işçi haklarını güvence altına alacak üç temel reformun acilen hayata geçirilmesini talep ediyoruz:

1- Bağımsız İtiraz Mekanizması: İşçinin hakkını hızlı ve düşük maliyetle arayabileceği, tarafsız ve bağımsız bir inceleme birimi derhal kurulmalıdır. Yargı sürecine gitmeden adalete erişim kolaylaştırılmalıdır.

2- Kesin Yargı Şartı: İşsizlik maaşını engelleyen fesih kodları, işveren beyanıyla değil, ancak kesinleşmiş bir yargı kararı ile geçerlilik kazanmalıdır. Hukuksuz uygulamaların önüne geçilmeli ve işçi keyfi olarak cezalandırılmamalıdır.

3- Caydırıcı Yaptırımlar: Kötü niyetle haksız kod kullanan, emekçiyi mağdur eden işverenlere karşı ağır ve caydırıcı idari para cezaları ve hukuki yaptırımlar uygulanmalıdır."

"Devlet, emekçinin hakkının gasp edilmesine seyirci kalmamalı"

Önerilerinin uygulanması halinde sosyal devletin güçleneceğini ve emeğin itibarının korunacağını kaydeden Emiroğlu, "Devlet, emekçinin hakkının gasp edilmesine seyirci kalmamalıdır." dedi.

"Bazı ürünlerdeki indirimi bekleyen tüketiciler zarara uğratılmaktadır"

AVM'ler ve online alışveriş platformlarındaki indirim aldatmacasına dikkat çeken Emiroğlu, "Özellikle raflara yapıştırılan indirim etiketlerine rağmen, bazı ürünlerde gerçek bir fiyat düşüşü yapılmadığı; fiyatların önce artırılıp ardından indirim yapılmış gibi gösterildiği gözlenmektedir. Bu durum, tüketiciyi olumsuz etkilemekte ve dürüst işletmelerin rekabet gücünü haksız biçimde zayıflatmaktadır. Kapitalist sistemin çarkları arasında ezilen ve algılarıyla oynanan toplum, özellikle satış mağazalarında 'kırmızı etiket kampanyası', 'ay sonu indirimi' gibi teşvik edici görsellerle indirim fırsatlarını kaçırmama psikolojisine sürüklenmekte ve böylece kitleler yanıltılmaktadır. İhtiyaçlarını karşılayabilmek için bazı ürünlerdeki indirimi bekleyen tüketiciler zarara uğratılmaktadır." şeklinde konuştu.

"Tüketicinin korunması ve dürüst esnafın desteklenmesi için gerekli adımlar atılmalıdır"

Ticaret Bakanlığı'nın sahte indirimlere karşı yaptığı çalışmaları desteklediklerini ifade eden Emiroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bakanlığın, caydırıcı önlemlerin alınması ve denetimlerin artırılması konusunda kararlı olunmasını bekliyoruz. Vatandaşın güvenini sarsan bu uygulamalar en kısa sürede ortadan kaldırılmalıdır. Piyasada adaletin sağlanması, tüketicinin korunması ve dürüst esnafın desteklenmesi için gerekli adımlar atılmalıdır."

"Gazze'de ateşkese rağmen soykırım stratejisi devam ediyor"

Ateşkes anlaşmasına rağmen siyonist işgal rejiminin Gazze'ye insani yardım girişine engel olduğunu belirten Emiroğlu, "Yüz binlerce insan, sistematik olarak açlığa ve açıkta kalmaya mahkûm edilmektedir. Enkaz altındaki binlerce şehidin naaşları ekipman eksikliği nedeniyle çıkarılamamaktadır. Bu uygulamalar, sözde ateşkese rağmen soykırım stratejisinin devam ettiğinin göstergesidir." dedi.

"Gazze'ye kesintisiz insanî yardım koridorlarının açılması için caydırıcı adımların atılması gerekmektedir"

Garantör ve arabulucuların siyonist rejimin ihlallerine yetersiz tepkiler verdiğini kaydeden Emiroğlu, "Yaklaşan kış şartları nedeniyle derhal siyonist kuşatmaya son verilmesi, Gazze'ye kesintisiz insanî yardım koridorlarının açılması, altyapı onarımları için gerekli ekipman ve uzman ekiplerin bölgeye girmesinin sağlanması ve ihlallerin son bulması için caydırıcı adımların atılması gerekmektedir." dedi.

"Sudan ordusuna destek sağlayacak somut bir eylem planı bir an önce devreye alınmalı"

Sudan'da da benzer bir trajedi yaşandığını hatırlatan Emiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kuşatması altındaki bölgelerde siviller, sadece katliamlarla değil, aynı zamanda açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle de can vermektedir. Bu kabul edilemez tablo karşısında, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) çatısı altında, Sudan ordusuna destek sağlayacak somut bir eylem planı bir an önce devreye alınmalı; sivillere yönelik kuşatma acilen kırılmalıdır. Ayrıca bu vahşi katliamları yapan HDK'ya silah ve lojistik destek sağlayan Birleşik Arap Emirlikleri'ne acil yaptırımlar uygulanmalı; BAE, uluslararası hukuk önünde hesap vermelidir. Uluslararası toplum, İslam dünyası ve insan haklarına duyarlı tüm kurumları, bu iki coğrafyada derinleşen insanlık suçlarına karşı derhal, kararlı ve sonuç alıcı adımlar atmaya çağırıyoruz."

"ABD'nin, bu saldırıların planlayıcısı ve teşvikçisi olduğu artık inkâr edilemez bir gerçektir"

siyonist terör rejiminin Lübnan'a saldırılarını artırdığına dikkat çeken Emiroğlu, geçtiğimiz yıl imzalanan ateşkes anlaşmasının binlerce kez israil tarafından ihlal edildiğini belirtti.

siyonist rejimin hiçbir anlaşmaya sadık kalmadığını ifade eden Emiroğlu, "siyonistleri dizginlemesi umulan ABD'nin, bu saldırıların planlayıcısı ve teşvikçisi olduğu artık inkâr edilemez bir gerçektir. ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın geçtiğimiz hafta Lübnan'a yönelik açık tehditleri ve Donald Trump'ın 'israile, İran'a saldırması talimatını ben verdim' şeklindeki beyanları, bu saldırganlığın küresel bir mutabakatla yürütüldüğünü göstermektedir." şeklinde konuştu.

"Bedelini sadece Lübnan değil, tüm ümmet ödeyecektir"

siyonist terör rejiminin yalnızca Gazze ve Lübnan için değil tüm bölge için bir tehdit oluşturduğunu belirten Emiroğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

"Bu tehdit, Gazze'de bertaraf edilemediği için daha geniş bir coğrafyayı huzursuz etmeye devam etmektedir. Mısır sınırındaki bölgelerin 'kapalı askeri bölge' ilan edilmesi ve Sina'da artan askeri hareketlilik bu senaryonun habercisidir. İslam dünyası artık gaflet uykusundan uyanmalı ve siyonist saldırganlık karşısında gerçek bir birlik oluşturmalıdır. Lübnan'a yönelik bu yeni saldırı girişimi, ortak bir iradeyle ve kararlı bir müdahaleyle derhal durdurulmalıdır. Aksi hâlde siyonist işgalin coğrafi genişleme iştihası kabaracak ve bedelini sadece Lübnan değil, tüm ümmet ödeyecektir." (İLKHA)

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }