Ekonomi̇

İktisatçı Özçelik: İsraf düzeni ve faiz yükü sona ermeden emeğin alın terine gerçek değer verilemez

İktisatçı İbrahim Özçelik, yüksek faizin toplumsal adaleti bozduğunu, israfın sosyal yapıyı çürüttüğünü ve genç işsizliğinin kalıcı çözümler gerektirdiğini söyledi.

İktisatçı İbrahim Özçelik, vatandaşın alım gücünden genç işsizliğine, israfın zararlarından faizsiz finans sistemine kadar birçok konuda İLKHA mikrofonuna açıklamalarda bulundu.

Özçelik, “Vatandaşın alım gücünü korumak sadece maaş artışıyla değil; enflasyonun kontrol altına alınması, vergi adaletinin sağlanması, üretimin güçlendirilmesi ve sosyal destek mekanizmalarının işletilmesiyle mümkün olur.” dedi.

“Faiz, toplumsal adalet algısını zedeleyen yapısal bir unsurdur”

Özçelik, özellikle faiz politikalarına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Enflasyonu düşürme iddiasıyla faiz artırmak halkı borca ve ülkeyi çıkmaza sürüklemektedir. Faiz, enflasyonun çok üzerinde olup milletin sırtına daha ağır bir yük bindirmektedir. Üretim süreçlerinin yavaşlaması, yatırımların durma noktasına gelmesi ve istihdam kayıpları, faiz oranlarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini açık biçimde ortaya koymaktadır. Faiz yalnızca bir para politikası aracı değil; gelir dağılımında eşitsizliklere yol açan, hane halkının satın alma gücünü zayıflatan, yatırım eğilimlerini azaltan ve toplumsal adalet algısını zedeleyen yapısal bir unsurdur. İsraf düzeni ve faiz yükü sona ermeden emeğin alın terine gerçek değer verilemez.”

İsrafın toplumsal ekonomiye verdiği zararlara da değinen Özçelik, “Üretilen gıdanın önemli bir kısmı çöpe gidiyor. Bu hem toprak, su, enerji gibi kaynakların hem de emeğin boşa gitmesi demektir. Gereksiz elektrik, su veya yakıt tüketimi hem fatura yükünü artırır hem de ülke kaynaklarını dışa bağımlı hale getirir. İsraf edilen her ürün veya hizmet aslında bir maliyetin boşa çıkmasıdır. Bu da fiyatları yükseltir, yani enflasyona katkıda bulunur. Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” ifadelerini kullandı.

Genç işsizliğine çözüm yolları konusunda ise Özçelik, “Ülkemizde genç işsizlik oranı hâlâ yüksek seviyelerde. 2024 yılında net 17 bin 914, 2023’te ise 80 bin 529 genç yurtdışına göç etti. Mesleki eğitim güçlendirilmeli; üniversite programları piyasa taleplerine uygun hale getirilmeli. Gençlere girişimcilik destekleri, hibe ve faizsiz krediler sağlanmalı. Kamu ve özel sektör işbirliğiyle staj ve çıraklık programları yaygınlaştırılmalı. Gençlerin sadece iş arayan değil, aynı zamanda iş kuran bireyler haline gelmesi sağlanmalı.” şeklinde belirtti.

“Türkiye’de faizsiz finans yeterince tanınmıyor”

Faizsiz finans sisteminin önemine dikkat çeken Özçelik, “İslami finans sistemi, faizin yasaklanması ve kazanç ile zararın adil şekilde paylaşılması esasına dayanır. Katılım bankacılığı, ticarete dayalı bir prensiple hareket eder; paradan para kazanmak yerine reel ekonomiye katkı sağlar. Bu sistem, dini hassasiyetleri nedeniyle faizli bankaları tercih etmeyen kesimlerin finansal sisteme dâhil olmasına imkan tanır. Ancak Türkiye’de faizsiz finans yeterince tanınmıyor. Şeffaflık artırılmalı, bağımsız denetimler güçlendirilmeli, topluma anlaşılır bir şekilde anlatılmalıdır. Faizsiz finans modeli sürdürülebilir ekonomik büyüme için büyük bir potansiyele sahiptir.” şeklinde belirtti.

Özçelik, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının israfın önlenmesi, faizin kaldırılması, üretim temelli kalkınma modeli ve gençlerin istihdama kazandırılmasıyla mümkün olacağını belirterek, “İsraf düzeni ve faiz yükü sona ermeden emeğin alın terine gerçek değer verilemez” sözleriyle açıklamalarını tamamladı. (İLKHA)

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }