Londra, hükümetin Filistin Devleti’ni resmen tanımasının ardından Filistin Büyükelçiliği binasına Filistin bayrağının çekilmesiyle tarihi bir ana tanıklık etti.
Bayrak çekildikten sonra, İngiltere Orta Doğu İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Hamish Falconer, yaptığı konuşmada, Filistin devletinin tanınmasının “Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkına verilen sağlam desteği yansıtan tarihi bir karar” olduğunu vurguladı.
Falconer ayrıca Birleşik Krallık’ın “iki devletli çözümü” desteklediğini belirterek, bu tanımanın sadece sembolik bir adım değil, şiddeti durdurma ve bölgede kalıcı barışı sağlama çabaları içinde net bir irade beyanı olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra Filistin yönetimine reformlar ve devlet inşası konusunda destek verileceğini, Filistinliler ile işgal rejimi için "eşit sivil ve dini hakların güvence altına alınacağını" kaydetti.
Öte yandan, İskoçya Başbakanı John Swinney, Filistin’deki durumu “hemen durdurulması gereken bir soykırım” olarak tanımladı ve İngiltere hükümetini işgale baskı yapmak ve Filistin halkını korumak için güçlü adımlar atmaya çağırdı.
Swinney, Britanya’nın Filistin’i tanımasının Filistin halkı için önemli bir an olduğunu dile getirerek bu adımdan memnuniyet duyduğunu, bundan sonraki aşamanın Filistin devletinin sahada gerçek anlamda varlığının sağlanması olduğunu vurguladı.
Böylece, 1988’de Cezayir’de merhum lider Yaser Arafat tarafından ilan edilen Filistin Devleti’ni tanıyan BM üyesi ülkelerin sayısı 153’e yükseldi.
Bilindiği üzere, işgal rejimi onlarca yıldır Filistin’i, ayrıca Suriye ve Lübnan topraklarını işgal altında tutuyor ve bu bölgelerden çekilmeyi veya başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletini tanımayı reddediyor.
İşgal rejimi, 7 Ekim 2023’ten bu yana, ABD ve Avrupa’nın desteğiyle, Gazze Şeridi’nde soykırım yürütüyor. Bu soykırım; katliam, aç bırakma, yıkım, tehcir ve tutuklamaları kapsıyor. İşgal rejimi, uluslararası çağrılara ve Uluslararası Adalet Divanı’nın durdurma yönündeki kararlarına rağmen saldırılarını sürdürüyor.
Bu soykırım sonucunda 232 binden fazla Filistinli şehit veya yaralı duruma düştü; çoğu çocuk ve kadın. Ayrıca 11 binden fazla kayıp, yüz binlerce göçmen, açlık nedeniyle ölen binlerce insan (çoğunluğu çocuk), kapsamlı yıkım ve Gazze’nin büyük bölümünün haritadan silinmesi söz konusu oldu. (İLKHA)