DEM Partili belediyeler tarafından işten çıkarılan işçilere ilişkin Memur-Sen tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde basın açıklaması düzenlendi. Açıklamada barış içinde bir toplumun ancak emeğe değer verilen, adaletin esas alındığı ve çalışanların haklarının korunduğu bir yönetim anlayışıyla mümkün olabileceğini vurguladı.
Basın açıklamasını Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Ramazan Tekdemir okudu. Tekdemir, toplumsal barışın; emeğin güvende olduğu, çalışanların keyfi uygulamalara maruz kalmadığı, eşit ve adil bir çalışma ortamının sağlandığı kurumlarda anlam kazandığını belirterek, işten çıkarmaların kabul edilemez olduğunu vurguladı.
"Bu karda kışta emekçilerin ekmeğinin elinden alınması ne insafa ne vicdana sığar"
Tekdemir, emekçilerin siyasi ya da idari tasarruflarla mağdur edilmesinin toplumsal huzura zarar verdiğini ifade ederek "Barış içinde bir toplum, emeğe değer veren ve adaleti esas alan bir sistemle mümkün olur. Diyarbakır’da DEM’li Belediyelerde yaşanan ve 100'den fazla emekçiyi kapsayan yeni kıyım dalgasını kırılgan bir zeminin manidar hamlesi olarak not ediyoruz. Sözleşmeli memurların 3 yıllık sürelerinin dolmasına 1 hafta kala sözleşmelerinin feshedilmesi kadro imkanlarının ellerinden alınması, mahkeme kararlarının hiçe sayılmasıdır. Bu uygulama, sadece bireysel hak ihlali değil, aynı zamanda ağır bir ekonomik ve sosyal adaletsizlik, insan onuruna yönelik kabul edilemez bir müdahaledir. 102 ailenin geçim kapısı, en temel ekonomik ve sosyal hakları, keyfi bir anlayışla ellerinden alınmıştır. Bu karda kışta emekçilerin ekmeğinin elinden alınması ne insafa ne vicdana sığar." diye konuştu.
"Partizanca kadrolaşma ve adaletsizlik devam ediyor"
31 Mart yerel seçimlerinin ardından DEM’li belediyelerde yaklaşık 1.200 emekçinin işten çıkarıldığını hatırlatan Tekdemir, işe iadelerin beklenmesine rağmen işten çıkarmaların sürmesinin toplumsal huzuru olumsuz etkilediğini ifade etti.
Tekdemir "DEM’li Belediyelerde 31 Mart seçimlerinden sonra keyfi kararlarla işinden ve ekmeğinden edilen 1.200 emekçinin işe iadelerini beklerken haksız işten çıkarmaların sürmesi toplumsal huzurun ve barış ikliminin de yara almasıdır. İnsanca çalışmanın ve emeğin değerini hınç ve öfke hafızasıyla partizanca ucuz kadrolaşma taktiklerine kurban verenlerin yolu yol değildir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir. Unutulmamalıdır ki; Toplumsal barış, ancak emeğin hakkının korunduğu, eşit ve adil bir çalışma ortamının sağlandığı toplum ve kurumlarda varlığını ve gerçekliğini bulur. Terörsüz Türkiye süreci ile Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi ortamı içinde millî birlik ve beraberliğimizi pekiştiren, toplumsal barışı güçlendiren çalışmaların en yoğun anında barış sürecinin ruhuna ve toplumsal güvenin inşasına sabotaj anlamını taşıyan bu türden uygulamalara geçit verilmemelidir." şeklinde konuştu.
"Benzer mağduriyetlerin önüne geçecek düzenlemeler şart"
Haksızlığa uğrayan tüm emekçilerin haklarının teslim edilmesi, mağduriyetlerin giderilmesi ve adaletin tesis edilmesi için başta belediye yönetimleri olmak üzere tüm yetkilileri sorumluluk almaya ve gerekli adımları atmaya davet eden Tekdemir "Taleplerimiz açık ve nettir. Daha önce işinden edilen 1.200 emekçi ile beraber işten atılan tüm çalışanların işe iadeleri sağlanmalı, kayıpları giderilmelidir. Bu keyfi uygulamaya yol açan sorumlular hesap vermeli ve benzer uygulamaların önüne geçilecek idari ve hukuki düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Yerel yönetimler, çalışanlarına karşı barışçıl, diyalogcu ve hak temelli bir yaklaşımı benimsemeli, her türlü baskı ve sürgün ve mobbingin önüne geçilmelidir. Son olarak; Memur-Sen ve Hak-İş Bileşenleri olarak Belediyelerdeki emekçi kıyımlarına karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi, emeğe ve toplumsal barışa sahip çıkacağımızı, adaletin tesis edilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi için Belediye yetkilileri başta olmak üzere tüm yetkilileri göreve çağırmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz." ifadelerini kulandı. (İLKHA)