Sahaf Başçı: Okuma biçimi değişti ama kitap hâlâ en doğru yol

Sahaf Sabri Başçı, günümüzde vakit geçirme araçların arttıkça kitap okuma oranın da azaldığını belirterek, okuma biçiminin değişmesine rağmen kitabın hâlâ en doğru yol olduğunu vurguladı.

Eski Mardin’de sahaflık yapan ve aynı zamanda felsefe talebesi olan Sabri Başçı, okuma kültüründen sahaflığın dijital dönüşümüne kadar birçok konuda İLKHA mikrofonuna değerlendirmelerde bulundu.

Başçı, “6 yılı aşkındır sahaflık mesleğiyle uğraşıyorum. Daha önce yine Eski Mardin içerisinde başka bir yerde yapıyordum. Sahaflık hayatımda bir kader gibi, bir denk geliş gibi oldu. Sahaf olacağım diye yola çıkmamıştım. Bir yerden bir dükkân gelmişti; kitaplardan gelmişti. Benim de geniş bir kitaplığım vardı. Okumayı seven biriydim. Ofis gibi bir dükkân kurmuştum. Kitabı satın alanlar olunca sahaflığa karar verdim.” dedi.

Okuma oranlarının düşmesinin nedenlerine değinen Başçı, “Malum olduğu üzere okuma oranı belli oranda azalıyor. Ancak bu, okumayı neyle ilişkilendirdiğimizle alakalı. Okuma, entelektüel bir girişim olarak nitelendiriliyorsa elbette okuma oranı azalıyor. Bundan 30 sene önce okuma bir vakit geçirme aracıydı. Bu yüzden okuma oranı çok daha yüksekti. Günümüzde vakit geçirme araçları arttıkça okuma oranı da azaldı. Kitap okumak artık bugünün dünyasında sadece vakit geçirme aracı değil. Bilgiye ulaşmanın tek yolu da kitap değil ama en doğru yolu kitaptır. İnsanlar artık bilgiye farklı yollardan da ulaşabiliyor. Kitap okumanın oranı değil de biçimi değişti.” şeklinde konuştu.

“Sahaflık da dijitalleşiyor”

Sahaflığın tarihsel köklerine dikkat çeken Başçı, “Kitapların kopyalanmasıyla ortaya çıkmıştır. Sahaflık da artık dijitalleşmeye dönüyor. Evinde, depoda online satışlar üzerinden bunu gerçekleştiren birçok arkadaşım var. Meslek dijitale dönüyorken okuma biçiminin de dijitale dönmesi kaçınılmaz bir sonuç.” diye belirtti.

Başçı, kendi okuma düzenine ilişkin de şunları söyledi: “Ben eskiden not alarak, altını çokça çizerek okuyan biriyim. Eskiden de okuma düzenim iyiydi; kötü bir okur olduğumu hiç düşünmüyorum. Bugün de okuma düzenimi aynı şekilde devam ettirmeye çalışıyorum. Ama bir mesleğin içine girip bu kadar kitaplarla iç içe olmak bazen de şöyle düşündürüyor: ‘Bir hafta, hatta bir ay elime hiçbir şey almayayım, okumayayım.’ Çünkü bu işin içinde olduğumuz için sürekli kitaba maruz kalıyoruz.”

Başçı,“Bazı kesim kitap kokusunu almadan okuma zevkine erişemiyor. Buna alışamayanlar var. Kitabın kokusuyla okumayı tercih edenlere öncelikle tebrik ve takdir ediyorum. Ama ben hiçbir zaman bu işi bu kadar romantize etmiyorum. Bizim işimizin en temel öğesi, bulunmayanı satmaktır. Bir sahaf olarak asıl amacımız odur; baskısı olmayan kitabı, taş baskıyı, el yazmasını bulup satmaktır. Diğer kitapları farklı yöntemlerle de okuyabilirsiniz; ikinci el alarak da okuyabilirsiniz. Ama bunu diyen kişilere de saygı duyuyorum. Çünkü bu mesleğin devam etmesi için birilerinin kitap kokusunu almaya devam etmesi gerekiyor. Sahaflık aynı zamanda bitmeye yüz tutmuş bir meslek.” ifadelerini kullandı.

“Mardin’in okur oranı azımsanmayacak düzeyde”

Mardin’deki okuma kültürünü değerlendiren Başçı, “Mardin bence okur sayısının oldukça yüksek olduğu bir şehir. Türkiye içinde nüfusa böldüğümüzde özellikle genç kesimde okur-yazar oranı çok yüksek, yazar oranı da çok yüksek. Herkes bir şeyler karalıyor; kimisi başarılı, kimisi başarısız. Herkes bir şeyler okuyor, yazıyor. Eski Mardin yüz ölçümü olarak küçük, burada yaşayan yerli insan sayısı da çok fazla değil; turist çok alıyor. Buna rağmen böyle bir bölgede dört tane sahafız. Okurun az olduğu bir coğrafyada, okurun az olduğu bir mahallede bunu yapmak imkânsızdır. Demek ki Mardin’in okur oranı azımsanmayacak kadar iyi.” diye aktardı.

Ziyaretçilerin duygularına da değinen Başçı, “Birçok farklı duyguyla içeriye giren oluyor; nostalji için gelen oluyor; ‘Bundan bizde vardı’ diye gelen çok oluyor. İyi bir okur olduğu için giren çok fazla oluyor. Burası senede milyonlarca turist alan bir yer, işlek bir güzergâhta. Dükkâna çok fazla insan geliyor ve bu insanları tek bir portfolyoda toplamak gerçekten çok zor.” dedi.

“Telefonun yerine kitabı koyabileceğimiz bir unsur üretmemiz lazım”

Okuma oranının arttırılmasına ilişkin konuşan Başçı, çözümün özellikle çocuklarda başladığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Bu, kişinin kendisinde biten bir şey. En temelde ailede başlar, okulla devam eder, arkadaş ilişkisiyle sürer. Kitapları özellikle çocuklar için daha eğlenceli hâle getirmemiz gerekiyor. Çocuğun vaktini güzel geçirebileceği bir şeye çevirmemiz lazım. Çocuklar şu an yemek yerken bile ellerinde telefon olmadan yemiyor. Bu telefonun yerine kitabı koyabileceğimiz bir unsur üretmemiz lazım. Kitabı daha zevkli ve çocuğa uygun hâle getirerek bunu sağlayabiliriz. Küçük yaşta kitabı sevdirerek gelecek nesiller için bir okuma kültürü oluşturabiliriz. O telefonun yerine yarın kitabı koyabileceğimiz bir formata dönüştürmemiz gerekiyor; ancak böyle olur.” (İLKHA)

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }