Analiz

Sudan'da iç savaş: Sistematik şiddet, savaş suçları ve toplu mezarlar

Sudan'ın yakın tarihi, sistematik şiddet, savaş suçları ve toplu mezarlarla örülü karanlık bir tabloyu gözler önüne seriyor. Darfur'dan Hartum'a uzanan bu kanlı miras, bugün de yeni çatışmalarla derinleşiyor.

Sudan'ın modern tarihi, güneyin ayrılmasından önce başlayan ve sonrasında da devam eden uzun bir şiddet sarmalını yansıtıyor. Büyük siyasi kırılmalar, her defasında katliamlar ve savaş suçlarıyla birlikte geldi; geride on binlerce sivilin hayatını kaybettiği, bir kısmının kimliği dahi tespit edilemeden toplu mezarlara gömüldüğü bir ülke bıraktı.

Güney Sudan'ın ayrılması, şiddetin sona ermesini sağlamadı. Aksine yeni sınırlar, geçmişte işlenen suçların izlerini silmedi; aksine ülkenin hafızasında derin yaralar olarak kaldı. Bu kanlı sürecin en karanlık sayfalarından biri ise 2003'te Batı Sudan'daki Darfur bölgesinde açıldı.

Darfur'da, Ömer el-Beşir yönetimine karşı başlatılan silahlı isyan kısa sürede geniş çaplı bir savaşa dönüştü. Hükümetin, büyük bölümü Arap kabilelerinden oluşan ve "Cancavid" olarak bilinen milisleri devreye sokmasıyla birlikte bölge, köylerin yakıldığı, sivillerin katledildiği ve yüz binlerce insanın zorla yerinden edildiği bir felaket alanına dönüştü.

Darfur'daki can kayıplarına dair bugün dahi net bir rakam bulunmuyor. Doğrudan öldürmeler, açlık, hastalık ve zorunlu göç iç içe geçerken, Dünya Sağlık Örgütü'nün 2003-2004 yıllarında yaptığı bir tarama, özellikle Batı ve Güney Darfur'da günlük ölüm oranlarının çarpıcı biçimde yükseldiğini ortaya koydu.

Artan vahşet uluslararası süreci de harekete geçirdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 2005 yılında Darfur dosyasını Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Mahkeme, Ömer el-Beşir hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gerekçesiyle tutuklama kararları çıkardı; 2010'da ise soykırım suçlaması eklendi.

Ancak şiddet Darfur'la sınırlı kalmadı. Güney Kordofan ve Mavi Nil gibi bölgelerde de çatışmalar yaşandı. 2018 sonunda Beşir'i deviren halk ayaklanmasının ardından ise yeni bir karanlık dönem başladı. Gösteriler sırasında yüzlerce kişi öldürüldü ya da kayboldu; bazı kurbanlar kimlikleri belirlenemeden toprağa verildi.

Hartum'daki Genelkurmay oturma eyleminin kanlı biçimde dağıtılmasının ardından toplu mezarlar yeniden gündeme geldi. Bazı kurbanların, suç izlerini yok etmek amacıyla elleri beton bloklara bağlanarak Nil Nehri'ne atıldığına dair bulgular kamuoyuna yansıdı.

Nisan 2023'te ise çatışmalar, Devlet Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu arasında patlak veren güç mücadelesiyle yeni ve daha yıkıcı bir boyuta ulaştı.

Darfur'un Faşir kentinde, Yale Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi'ne bağlı İnsani Araştırmalar Laboratuvarı'nın uydu görüntülerine dayanan analizleri, hastaneler yakınında toplu mezar olabileceği şüphesi uyandıran alanları ortaya çıkardı. Toprak rengindeki değişimler ve insan bedenlerine işaret eden izler, vahşetin boyutunu gözler önüne serdi.

Bugün milyonlarca Sudanlı yerinden edilmiş durumda; açlık, güvensizlik ve belirsizlik ülkeyi kuşatmış halde. Hayatta kalanların anlattıkları, sivil halka yönelik ağır ihlallerin sürdüğünü gösteriyor.

Sudan'da toplu mezarlar, yenilenen savaşın en acı tanıkları olarak genişlemeye devam ediyor; işlenen suçlar ise zaman aşımına uğramadan tarihe kazınıyor. (İLKHA)

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }