Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi Çocuk Psikiyatri Anabilim Dalı'nda görev yapan Çocuk Psikolog Murat Işık, sosyal medyanın çocuklar ve ergenler üzerindeki olumsuz etkileri ile sosyal medyaya yaş sınırı getirilmesi hakkında İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.
Sosyal medyanın çok sık kullanılmasının çocuklar ve ergenlerde birçok ciddi ve önemli probleme yol açtığını belirten Işık, bu sorunların her birinin ayrı ayrı büyük önem taşıdığını vurguladı.
Yapılan bazı araştırmaların sonuçlarına değinen Işık, sosyal medyayı yoğun şekilde kullanan çocuk ve ergenlerin başta dikkat eksikliği ve dikkat dağınıklığı olmak üzere kaygı bozukluğu, depresyon, özgüven algısının bozulması ve yeme bozuklukları gibi pek çok psikolojik sorunla karşı karşıya kaldığını ifade etti.
"Beyin gelişimi henüz tamamlanmadığı için daha fazla zarar görüyorlar"
Çocuk ve ergenlerin beyin gelişiminin yetişkinlere göre henüz tamamlanmadığını belirten Işık, bu nedenle sosyal medyanın beynin bazı bölümlerini olumsuz etkilediğini söyledi. Bu durumun; çocuğun dikkat ve odaklanma süresi, motor becerileri, karar verme yetisi ve konuşma becerileri üzerinde ciddi problemlere yol açtığını dile getirdi.
Sosyal medyayı sık kullanan öğrencilerde dikkat eksikliğinin çok net gözlemlendiğini ifade eden Işık, bunun son derece ciddi bir problem olduğunun altını çizdi. Çocukların derse odaklanmakta zorlandığını, ders süresince algılarının çabuk dağıldığını ve öğretmenin anlattıklarını tam olarak kavrayamadıklarını belirtti.
"Kısa videolar öğrenmeyi olumsuz etkiliyor"
Bu durumun perde arkasında çocuk ve ergenlerin sosyal medyada sıkça maruz kaldığı 5 ila 20 saniye arasında değişen kısa videoların yer aldığını ifade eden Işık, "Çocuklar sürekli bu tarz içeriklere maruz kaldığı için aşırı odaklanmakta güçlük çekiyor. Bu bilgiler kalıcı hale gelmiyor ve kalıcı hafızaya kaydedilemiyor." dedi.
Bunun öğrenme güçlüğüne neden olduğunu vurgulayan Işık, bilgilerin unutulma ihtimalinin yükseldiğini, ders çalışma isteğinin zamanla yok olduğunu ve bu durumun çocuğun öğrenme sürecini ciddi şekilde sekteye uğrattığını söyledi. Ayrıca çocuk ve ergenlerin duygularıyla baş etme ve dürtülerini kontrol etme konusunda sorunlar yaşadığını, bunun da akademik başarıyı olumsuz etkilediğini belirtti.
"Ailelere büyük sorumluluk düşüyor"
Sosyal medya kullanımında sadece yaş sınırı koymanın yeterli olmadığını dile getiren Işık, ailelerin içerik ve konu bakımından da kısıtlamalar getirmesi gerektiğini ifade etti. Yapılan son araştırmalara göre Kanada ve Avustralya gibi gelişmiş ülkelerde çocuklara medya eğitimi verildiğini ve bu eğitimin çocukların öğrenim hayatına olumlu yansıdığının gözlemlendiğini aktardı. Bu nedenle benzer kısıtlamaların ve eğitimlerin mevcut eğitim sistemine de olumlu katkı sağlayacağını söyledi.
Burada en büyük görevin ailelere düştüğünü vurgulayan Işık, öncelikle ebeveynlerin çocukların sosyal medya kullanımını kontrol etmesi ve kısıtlamalar getirmesi gerektiğini ifade etti. Işık, bu kısıtlamaların çocuk ve ergenlerle paylaşılması, avantaj ve dezavantajlarının açık bir şekilde konuşulmasının önemine dikkat çekti.
"Spor ve hobiler sosyal medyanın yerini alabilir"
Çocuk ve ergenlerin sosyal medyadan uzaklaşması için alternatif faaliyetlere yönlendirilmesi gerektiğini belirten Işık, sporun bu noktada önemli bir rol oynadığını söyledi. Işık, yüzme kursları, müzik, fotoğrafçılık, enstrüman kursları ve satranç gibi hobilerin çocukların gelişimine büyük katkı sağladığını dile getirdi.
Ayrıca ailelerin haftanın belirli günlerinde çocuklarıyla birlikte vakit geçirmesinin önemine değinen Işık, tamamen yasaklamak yerine sosyal medyanın kontrollü ve sınırlı kullandırılmasının ve bunun nedenlerinin doğru bir şekilde açıklanmasının en sağlıklı yöntem olduğunu vurguladı.
Sosyalleşme problemlerine dikkat
Sürekli sosyal medyayla vakit geçiren çocukların sosyalleşme konusunda ciddi sorunlar yaşadığını belirten Işık, "Misafir geldiğinde ya da bir yere gidildiğinde çocuk çok çabuk sıkılıyor ve hemen kendi oluşturduğu sanal dünyaya dönmek istiyor." dedi.
Bu durumun beynin bir bölümünün gereğinden fazla dopamin salgılamasından kaynaklandığını ifade eden Işık, dopaminin çocuğa mutluluk hissi verdiğini ve zamanla bunun bir alışkanlığa dönüştüğünü söyledi.
"Çocuklar söyleneni değil, görüleni yapar"
Anne ve babalara önemli tavsiyelerde bulunan Işık, "Bir çocuğu sürekli nasihat ve öğüt vererek yetiştiremezsiniz. Çocuk, anne ve babadan görerek öğrenir." dedi. Ebeveynlerin kendilerini geliştirmesi gerektiğini belirten Işık, iyi yetişmiş bir anne babanın çocuğunu da iyi yetiştireceğini ifade etti.
"Ebeveynler çocuklarına rol model olması gerekir"
Çocuğun gelişiminin bebeklik döneminden itibaren başladığını vurgulayan Işık, anne ve babanın sürekli telefonla vakit geçirmesi durumunda çocuğun da aynı davranışı benimseyeceğinin altını çizdi. Işık, ailelere çocuklarına vakit ayırmaları, onlarla oyunlar oynamaları ve bu süreçte rol model olmaları çağrısında bulunarak, bunun çocukların gelişimi açısından son derece faydalı olacağını sözlerine ekledi. (İLKHA)