Diyarbakırlılar, merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağı'nda, Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından, Gazze'de yaşanan insanlık dramına karşı artık somut ve ciddi adımların atılması gerektiği belirtildi.
"Zulmün karşısında Mazlumun yanında yer alma adına" bir araya gelen Diyarbakırlılara seslenen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Yahya Oğraş, 2 yıla yakın bir süredir Gazze'de direnişin devam ettiğine dikkat çekti.
Gazze meselesinin ümmetin ortak meselesi olduğunu dile getiren Oğraş, Gazzeli mücahitlerin "ya şehadet ya zafer" sloganıyla direndiklerini söyledi.
Yahya Oğraş
"Gazze'de yaşanan zulme sessiz kalamayız." ifadeleriyle sözlerine devam eden Oğraş, "Gazze'deki kardeşlerimiz soykırım ve katliamlarla katledilmenin yanında bir de açlıkla yok edilmeye çalışılıyorlar. Direniş kahramanı Ebu Ubeyde 'sokaklara, meydanlara çıkın, bizi haykırın' dediği için biz de meydanlara çıkıyoruz. Kim ne derse desin, biz bu zulmü anlatmaya devam edeceğiz. Ebu Ubeyde'nin bir işareti bize yeterdir. Gazze'nin kahramanları dünyanın maskesini düşürdü. Ülkeler ve yöneticiler olarak herkesin gerçek yüzü ortaya çıktı. Kim dürüst, kim gerçekten Allah için bir şeyler yapmaya çalışıyorsa hepsi ortaya çıktı. Ey İslam ülkelerinin yöneticileri, maskeleriniz düştü ama izzetinizi koruyabilirsiniz. Ahiretinizi heba etmeyin. Sessizliğinizle zulmü alkışlamayın. Dünyevi hesaplarla hesabınızı yapmayın." dedi.
Oğraş'ın konuşmasının ardından Peygamber Sevdalıları Vakfı adına basın açıklamasını İsmail Dalkılıç okudu.
İsmail Dalkılıç
"Gazze'de yaşananlar tüm insanlık ailesinin ortak meselesidir"
Gazze'de süren soykırım ve insanlık dışı uygulamalara tepki gösterilen açıklamada, Kur'an-ı Kerim'den Bakara suresi 193'üncü ayet hatırlatılarak, zulüm tamamen sona erene kadar mücadele çağrısı yapıldı.
Gazze'de yaşananların insanlığın ortak sınavı olduğunu vurgulayan Dalkılıç, "7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de yaşananlar sadece Gazze'nin değil, tüm insanlık ailesinin ortak meselesidir. Gazze'de yaşananlar dünyanın ve insanlığın imtihanı olarak devam etmektedir. Dünya devletleri, uluslararası toplum ve İslam ülkeleri Gazze'nin yanında yer alıp, insani sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır. İşgal rejiminin Gazze'ye yönelik saldırıları en barbarca yöntemlerle devam etmektedir. Gazze harabeye dönüştürülmüş ve insanlık onuru ayaklar altına alınmıştır." dedi.
"Gazze'de son bir aydır insani kriz hayal edilemeyecek duruma gelmiştir"
Gazze'de son bir aydır insani krizin hayal edilemeyecek duruma geldiğini vurgulayan Dalkılıç, şunları kaydetti: "Siyonist işgal rejiminin, Gazze soykırımında en az 65 bin kardeşimiz şehid olmuştur. Çocuk, kadın, yaşlı, yardım gönüllüleri, sivil savunma ekipleri ve sağlık çalışanları acımasızca katledilmektedir. Siyonist rejimin savaş suçlarını, dünyaya duyuran basın mensupları katledilmiş, soykırımın üstü kapatılmaya çalışılmıştır. Bu süreçte, 238 gazeteci şehid olmuştur. Sınır kapılarının kapandığı günden bu yana Gazze'de insani kriz her geçen gün derinleşmektedir.
İşgal rejimi açlığı soykırım silahı olarak kullanmaktadır. İşgal rejiminin sözde yardım noktaları birer katliam noktalarına dönüşmüştür. Yardım noktalarında şehid sayısı 2 bini, yaralı sayısı 18 bini geçmiştir. Gazze'de 22 aydır silahların, bombaların katledemediği insanları işgal rejimi, açlık, kıtlık, ilaçsızlık ve susuzlukla yok etmektedir. Açlıktan dolayı her gün çocuk, kadın ve siviller şehid olmaktadır. Gazze'de son bir aydır insani kriz hayal edilemeyecek duruma gelmiştir. Yetersiz beslenme ve açlık nedeniyle 110'u çocuk olmak üzere en az 251 masum insan şehid olmuştur."
"Gazze'de yaşanan dram, istatistiklerle ölçülemeyecek kadar büyük"
"Gazze'de yaklaşık 2 milyondan fazla kardeşimiz, yüksek derecede akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya bırakılmıştır." diye belirten Dalkılıç, "600 bine yakın kardeşimiz aşırı açlıktan ölüme yol açabilecek hastalıklara yakalanmıştır. 320 binden fazla çocuk akut yetersiz beslenme yüzünden tedaviye muhtaç hale gelmiştir. Bu çocuklar bir doğal afetin kurbanı değil. Onlar aç bırakılıyor, bombalanıyor ve yerinden ediliyor. Gazze'de bebek maması ve besin takviyeleri tamamen tükendi. İşgal rejiminin "soykırım ve aç bırakma" vahşetinden dolayı 100 binden fazla bebek ve çocuk toplu ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Açlığı soykırım silahı olarak kullanan işgal rejiminin sebep olduğu katliamlar artık sayıların ötesine geçmiştir. Gazze'de yaşanan dram, istatistiklerle ölçülemeyecek kadar büyük; çünkü bu sadece rakamların değil, insanlığın imtihanı olmuştur." şeklinde konuştu.
"Açlık soykırımına karşı sessiz kalınmamalı, somut adımlar atılmalıdır"
Gazze'de yaşanan soykırıma sessiz kalınmaması gerektiğini ifade eden Dalkılıç, "Açlık, susuzluk, hastalık… Bunlar, savaşın soğuk kelimeleri olmaktan çıkmış, bir halkın günlük hayatının ayrılmaz parçası hâline gelmiştir. Gazze halkı, yüzyıllardır yaşadıkları topraklarını terk etmemenin ve kimliklerinden vazgeçmemenin ağır bedelini ödemektedir. Uluslararası toplum ve devletler Gazze'de yaşanan bu trajediye derhal müdahale etmelidir. Açlık soykırımına karşı sessiz kalınmamalı, somut adımlar atılmalıdır." dedi.
"İşgal rejiminin saldırılarının arkasında sadece askeri strateji değil, vaat edilmiş topraklar projesi yatmakta"
"Bunca sessizlikten sonra işgal rejimi, Gazze'nin tamamen işgal planını yapmaktadır." ifadeleriyle işgal rejiminin sinsi planlarına dikkatleri çeken Dalkılıç, şunları söyledi: "İşgal rejimi, uluslararası hukuku hiçe sayarak bir halkı yok etme planları yapmaktadır. Bu yeni plan, askeri saldırıların ötesine geçmiş, Gazze'nin kalıcı işgalini gündeme almaktadır. Bu plan, şehrin yönetimini, altyapısını ve sosyolojik yapısını kökten değiştirmeyi hedeflemektedir. Bir başka deyişle, bu sadece fiziksel bir işgal değil; inanca, hafızaya, tarihe ve kimliğe yönelik bir saldırıdır. Bir halkı haritadan tamamen silme girişimidir. İşgal rejimi, 2 milyondan fazla insanı zorla yerinden ederek Gazze'yi 'yeni baştan' dizayn etmeye çalışmaktadır. Kan, gözyaşı, katliam, soykırım ve enkazların üzerine yeni bir düzen kurma planları yapılmaktadır.
Gazze'de yüzyıllardır süregelen yaşam, inanç, kültür, demografi ve toplumsal doku yok edilmek istenmektedir. Bu artık sadece bombalarla yürütülen bir savaş değil; bir halkı toprakla, tarihle, kimlikle birlikte haritadan silme girişimidir. Siyonist işgal rejiminin saldırılarının arkasında, sadece askeri strateji değil, vaat edilmiş topraklar projesi yatmaktadır. Bu proje, Filistin topraklarının ve bölge ülkelerinin kimliğini değiştirmeyi ve halkını sindirmeyi hedeflemektedir. Ve ne yazık ki, bu proje adım adım uygulanmaktadır."
"İslam ülkeleri, ciddi tedbirler almak ve Gazze soykırımına dur demek zorundadır"
Siyonist rejimin bölge ülkelerine yönelik sistematik saldırılarının işgalin Gazze ile sınırlı kalmadığını gösterdiğini söyleyen Dalkılıç, "Bugün uzaktan seyrettiğimiz zulüm, gün gelecek kapımıza kadar dayanacaktır. Bu bir sanrı değil, açık bir hakikattir. Bu hakikate karşı daha ne zamana kadar kör, sağır ve dilsiz kalınacak. Bölgemizi büyük bir cehenneme çevirme planları yapılmaktadır. Netanyahu'nun sözde 'büyük israil' projesi bölge ülkelerinin hiçbirinin emniyette olmadığının açık bir beyanıdır. Bu açık tehditte karşı İslam ülkeleri, ciddi tedbirler almak ve Gazze soykırımına dur demek zorundadır. Nutuk atmak, kınama mesajları yayınlamak; gözleri kan, işgal ve talan bürümüş siyonist rejimi durdurmamaktadır. Siyonist zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalı, somut adımlar atılmalıdır. Türkiye başta olmak üzere, vicdan sahibi ülkeler bu gücü oluşturmalıdır." diye belirtti.
Şu'arâ Suresi 227'inci Ayet-i Kerime'de yer alan "Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir." İfadelerini hatırlatarak açıklamalarına devam eden Dalkılıç, son olarak "Dünyanın özgür halklarından ve vicdan sahibi devlet liderlerinden talebimiz şudur" diyerek şunları kaydetti:
"-Gazze'de sınır kapıları hiçbir ön koşul olmaksızın derhal açılmalıdır.
-Gazze'ye gıda, ilaç, yakıt, su, bebek maması, besin takviyeleri ve insani yardım derhal ulaştırılmalıdır.
-İşgal rejiminin işlediği suçlara son vermek için Gazze'ye yönelik abluka derhal kaldırılmalıdır.
-Gazze'de işgal rejiminin işlediği soykırımı durduracak somut adımlar atılmalıdır.
-İşgal rejimine ambargo uygulanmalı, silahların uluslararası insancıl hukukun ihlallerinde kullanılmasına izin verilmemelidir.
-Günümüzün Kuvâ-yi Milliyesi olan HAMAS, siyasi, bürokratik ve askeri olarak desteklenmelidir.
-İşgal rejimine karşı direnişe, silah, mühimmat, lojistik ve teknolojik destek verilmelidir.
-İşgal rejiminin, ateşkes anlaşmasına geri dönmesi için ciddi yaptırımlara tabi tutulmalıdır.
-İnsani yardımların ulaştırılması ve ateşkesin sağlanmasına yönelik askeri seçenekler masaya yatırılarak, barış gücü hareketi başlatılmalıdır.
-HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartlarına destek verilecek adımlar atılmalıdır.
- Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için Siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmalıdır.
-Siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünleri boykot etmeye devam ediniz. Boykot en büyük silah olduğunu unutmayalım. Bir dönem değil, ömür boyu boykot bilinci ile hareket edilmelidir.
-Siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz.
Gazze'nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, Siyonist işgale direnen mücahitlere selam olsun." (İLKHA)