Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekim Yardımcısı, Nefroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hacı Bayram Berktaş, sıcak havaların etkisini artırdığı bu günlerde böbrek sağlığı konusunda İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.

"Günde en az 1,5-2 litre su içilmesi gerekir"

Dr. Berktaş, böbrek taşı oluşumunu kolaylaştıran en önemli faktörün "yetersiz sıvı alımı" olduğuna dikkat çekerek, özellikle yaz aylarında bu riskin ciddi şekilde arttığını belirtti. "Terlemeyle çok ciddi miktarda sıvı kaybediyoruz ve bu kaybı mutlaka yerine koymamız gerekiyor. Ancak burada kastettiğimiz sıvı, kesinlikle gazlı ya da asitli içecekler değil; suyun kendisidir diyen Dr. Berktaş, gün içinde bir insanın en az 1,5-2 litre su içmesi gerektiğini, bu miktarın ise yaz aylarında vücudun kaybettiği sıvıya göre daha da artırılması gerektiğini söyledi.

"Tedavi edilemeyen böbrek taşı kronik böbrek yetmezliğine kadar gidebilir"

Sıvı alımının sadece taş oluşumunu değil, aynı zamanda üriner sistem enfeksiyonlarını da önlediğini ifade eden Dr. Berktaş, tedavi edilmeyen taşların böbrekte kalıcı hasarlara neden olabileceğini, hatta bu durumun ilerleyerek kronik böbrek yetmezliğine kadar gidebileceğini vurguladı. Eğer üriner sistemde oluşan taş kendiliğinden düşmez veya alınmazsa, enfeksiyonlara neden olabilir. Tekrarlayan enfeksiyonlar ve müdahale edilmeyen taşlar ise zamanla böbrek dokusuna zarar vererek kalıcı hasar bırakabilir. Bu da diyalize, böbrek nakline kadar uzanan bir süreci beraberinde getirebilir." diye konuştu.

"Çocuklarda sıvı tüketimi ve sağlıklı beslenme hayati önem taşıyor"

42 yıllık sigara alışkanlığına birlikte son verdiler
42 yıllık sigara alışkanlığına birlikte son verdiler
İçeriği Görüntüle

Çocuklarda sıvı alımının daha da büyük önem taşıdığını belirten Dr. Berktaş, özellikle yaz döneminde ebeveynlerin çocuklarının su içmesini teşvik etmesi gerektiğini söyledi. Bunun yanı sıra tuzlu ve işlenmiş gıdaların çocukların beslenmesinde yer almaması gerektiğini belirterek "Abur cubur, cips gibi tuz oranı yüksek işlenmiş gıdalardan uzak durulmalı. Bu tür ürünler sadece taş oluşumunu değil, genel böbrek sağlığını da olumsuz etkiliyor." dedi.

"Özellikle ağrı kesiciler ve antibiyotikler, uzun vadede böbreklere ciddi zararlar verebiliyor"


 

Böbrek sağlığını tehdit eden bir diğer önemli konunun ise hekim önerisi olmadan kullanılan ilaçlar olduğuna işaret eden Dr. Berktaş, özellikle ağrı kesici ve antibiyotiklerin böbrek üzerine olumsuz etkileri olduğunun altını çizdi. Dr. Berktaş "Maalesef halkımızda herhangi bir ağrıda doğrudan ilaç alma alışkanlığı var. Ancak bu ilaçlar, özellikle ağrı kesiciler ve antibiyotikler, uzun vadede böbreklere ciddi zararlar verebiliyor. Bu nedenle bir hekim önerisi olmadıkça kesinlikle gelişigüzel ilaç kullanılmamalı." dedi.

"Kronik böbrek hastalığı sinsice ilerliyor"

Kronik böbrek hastalığının genellikle belirti vermeden ilerlediğini ve çoğu zaman son evrede fark edildiğini belirten Dr. Berktaş, bu süreçte düzenli kontrollerin önemini vurgulayarak "Aile öyküsünde böbrek hastalığı olanlar, diyabet, hipertansiyon veya kalp yetmezliği gibi kronik hastalıklara sahip bireyler mutlaka belirli aralıklarla böbrek fonksiyonlarını kontrol ettirmelidir. Hastalık erken aşamada fark edilirse ilerlemesi yavaşlatılabilir. Aksi takdirde hasta, belirtiler ortaya çıktığında çok geç kalmış olabilir." ifadelerini kullandı.

"Alınacak basit önlemlerle son evreye gelme süreci tamamen engellenebilir"

Son evre böbrek yetmezliğine gelen hastalar için yalnızca iki seçeneğin kaldığını vurgulayan Dr. Berktaş "Eğer hastalık ileri aşamaya gelirse elimizdeki seçenekler diyaliz ya da böbrek naklidir. Ancak buna gelmeden önce alınacak basit önlemlerle bu süreç tamamen engellenebilir. Bunun için su tüketimi, tuzdan kaçınma, sağlıklı beslenme, gereksiz ilaçlardan uzak durma ve düzenli kontrol şarttır." dedi.

"İşlevlerini kaybettiklerinde geri dönüşü çok zor bir süreç başlar, bu yüzden koruyucu önlemler çok önemli"

Dr. Berktaş son olarak, toplumda böbrek sağlığı konusunda farkındalığın artması gerektiğini belirterek "Böbrekler sessiz organlardır. Genellikle sorun yaşanana kadar kendilerini belli etmezler. Ancak işlevlerini kaybettiklerinde geri dönüşü çok zor bir süreç başlar. Bu yüzden koruyucu önlemler en önemli adımdır." uyarısında bulundu. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA