HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Zehra Çiftçi, 14 Eylül 1999’da üniversitelerde başörtüsüne getirilen yasağın yıl dönümünde, “Hükümete çağrımız, bir an önce başörtüsünü anayasal güvence altına almasıdır.” ifadelerini kullandı.

“14 Eylül 1999, başörtüsü yasağının kurumsallaştırıldığı gündür”

14 Eylül 1999, YÖK Rektörler Komitesi’nin üniversitelerde başörtüsünü yasaklayan bir karar aldığını hatırlatan Çiftçi, “O gün, 28 Şubat sürecinin üniversitelere yansıyan en sert eşiklerinden biri yaşandı. Karar, dersliklerden laboratuvarlara, sosyal tesislerden spor salonlarına kadar kampüsün her yerinde bu yasağın uygulamasını öngörüyordu.” dedi.

“İkna odaları baskının sembolüydü”

Açıklamasında İstanbul Üniversitesi’nde uygulanan “ikna odalarına” da değinen Çiftçi, bu uygulamanın sistematik bir baskı aracı olduğunu belirterek, “O dönemin en sembolik uygulamalarından biri de İstanbul Üniversitesi'nde kurulan ve başörtülü öğrencileri ‘başlarını açmaya ikna’ amacıyla saatler süren baskıcı görüşmelere zorlayan ikna odalarıydı. Bu uygulamanın sembol ismi ise, aynı üniversitede rektör yardımcısı olan Nur Serter oldu. O dönemde üniversite kapılarında bekletilen, ikna odalarına zorla sokulan, inancı gereği taktığı başörtüsü ve okulu arasında tercih yapmak zorunda bırakılan başörtülü genç kızlar, eğitimde ilerlemenin önüne konulan bu engelle büyük bir ayrımcılığa, ötekileştirmeye ve zulme maruz kaldılar. Bu yasaklar, Müslüman kadınların hafızasında derin yaralar açarken, toplumun vicdanında ise asla unutulmayacak izler bıraktı.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Eren: Şu anda tek ihtiyaç darbe anayasasından kurtulmaktır
Prof. Dr. Eren: Şu anda tek ihtiyaç darbe anayasasından kurtulmaktır
İçeriği Görüntüle

“Fiilen kalktı ama anayasal güvence hâlâ yok”

Başörtüsü yasağına karşı atılan adımların önemli olduğunu ancak yeterli olmadığını belirten Zehra Çiftçi, “YÖK’ün 2010 duyurusu ile başörtü yasağı üniversitelerde fiilen bitirildi. Kamu kurumlarında 8 Ekim 2013 tarihli Kılık-Kıyafet Yönetmeliği değişikliğiyle personeller için serbestlik getirildi. 2014’te MEB düzenlemesi ile yasak, ortaöğretimde kaldırdı. 2016’da polis, 2017’de ise TSK kadın personeli için başörtüsü serbestliği getirildi. Ancak başörtü yasakları yasal ve idari düzenlemelerle fiilen bitirilmiş olsa da anayasal güvence altına alınmış değildir.” ifadelerini kullandı.

“Bu zulmün bir daha yaşanmaması için anayasal düzenleme şart”

Başörtüsü özgürlüğünün kalıcı hale gelmesi için hükümete çağrıda bulunan Çiftçi,  şöyle dedi: “Farklı bir siyasal tercihle bu düzenlemelerin değiştirilmesi halen mümkündür. Bir daha bu zulmün yaşanmaması adına en sağlam yol, yasal ve anayasal düzenlemeye gidilmesidir. Müslüman kadınlar olarak hükümete çağrımız, bir an önce başörtüsünü anayasal güvence altına almasıdır.” (İLKHA)

Kaynak: İLKHA