HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, siyonist işgal rejiminin Gazze’deki soykırımına dikkat çekerek, açlıktan şehit olanların sayısının arttığını ifade etti.
İslam ülkelerinin kınamaktan öte adımlar atması gerektiğini belirten Ramanlı, “Somut ve caydırıcı adımlar atılmalıdır. Öncelikle, Gazze’ye sürekli ve güvenli bir insanî yardım koridoru oluşturulmalı; bu amaçla uluslararası gözlemcilerden oluşan bir insanî koruma gücü bölgeye gönderilmelidir. Türkiye ve Katar gibi ülkelerin öncülüğünde, Gazze’nin sınır kapılarını açık tutacak ve yardım geçişini güvence altına alacak bir bölgesel insanî yardım koalisyonu acilen kurulmalıdır.” dedi.
Mısır’a Refah Sınır Kapısı’nı açması çağrısında bulunan Ramanlı, bu konuda Kahire yönetimine baskı yapılması gerektiğini ifade etti. Ramanlı, “Gazze’ye giden yardım gemilerine uluslararası koruma sağlanmalı; siyonist terör rejiminin ablukayı ihlal etmesine karşı fiilî yaptırımlar uygulanmalıdır.” ifadelerini de sözlerine ekledi.
“Bu rejimi Gazze’de durdurun, yoksa yarın çok geç olacak”
Siyonist işgal rejiminin aldığı "Batı Şeria’yı ilhak kararı”nın soykırıma karşı dünyanın sessizliğinin bir sonucu olduğunu vurgulayan Ramanlı, “Bu sessizlik, siyonist rejime her türlü suçu işleme cesareti vermektedir. Filistin topraklarının sessizce gaspı, artık açık gaspa dönüşmüştür. Sözde ilhak kararının uygulanması durumunda, siyonist terör rejimi hiçbir sınır tanımayacak; Kudüs ve Mescid-i Aksa ile birlikte Mısır, Ürdün ve Suriye başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri de daha büyük tehdit altına girecektir. Baştan beri söylediğimiz gibi: Bu rejimi Gazze’de durdurun, yoksa yarın çok geç olacak.” şeklinde konuştu.
“Soykırımın ortağı olan şirketlerin ülkemizde ağırlanmasının bir izahı olamaz”
İstanbul’da düzenlenen İDEF Savunma Sanayii Fuarı’na, işgalci siyonist israile doğrudan veya dolaylı destek sağlayan şirketlerin katılmasına tepki gösteren Ramanlı, “Gazze’de süren soykırımın ortağı olan bu şirketlerin, ülkemizde ağırlanmasının bir izahı olamaz. Gazze’de aylardır süren açık bir soykırım karşısında, bu tür ticari ortaklıklar dolaylı da olsa işlenen insanlık suçlarına ortaklıktır.” dedi.
“Soykırım ve katliam suçlarına karşı ses çıkaranlara değil, bu suçların ortaklarına müdahale edilmeli”
Fuara katılan siyonist destekçisi firmaları protesto eden gençlerin gözaltına alınmasının doğru olmadığını ifade eden Ramanlı, “Bu uygulamalar, Türkiye’nin Filistin’e dair söylemleriyle ciddi bir çelişki oluşturmaktadır. Türkiye, Gazze’nin yanında olduğunu beyan ederken; bu beyana uygun düşmeyen güvenlik politikalarından derhal vazgeçmelidir. Soykırım ve katliam suçlarına karşı ses çıkaranlara değil, bu suçların ortaklarına müdahale edilmelidir. Bu bağlamda hukuksuz uygulamalara son vermeli ve bu çelişkili tutumdan vazgeçmelidir.” şeklinde konuştu.
“Tartışmalı kaçak kullanım cezaları için bağımsız tahkim veya bilirkişi heyetleri kurulmalı”
Son yıllarda Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. hakkında ciddi şikâyetler olduğunu belirten Ramanlı, “Bu şikâyetlerin başında; elektrik kesintileri, kaçak kullanım iddiaları belgelenmeden kesilen fahiş cezalar ve bunun sonucunda tarımsal üretimin sekteye uğraması gelmektedir. Kaçak kullanım iddialarının ispatı, bağımsız denetim kuruluşlarıyla yapılmalı; sayaçların uzaktan okunması yerine, yerinde tespit ve tutanakla ispat şartı getirilmelidir. Tartışmalı kaçak kullanım cezaları için bağımsız tahkim veya bilirkişi heyetleri kurulmalı; haksız kesilen cezalar iptal edilmeli, geçmişe dönük borçlar yapılandırılmalı ve gerekirse affedilmelidir.” diye konuştu.
Altyapı yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar çözülmesi gerektiğini belirten Ramanlı, bu bağlamda eski trafo, kablo ve hatların kapasiteleri artırılarak yenilenmesi ve sulama sezonu için çiftçilere özel, öncelikli ve kesintisiz enerji hattı tahsis edilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
“Yenilenebilir enerji kaynaklarının tarımsal üretimde kullanımı teşvik edilmeli”
Tarımsal üretimin bir kamu hizmeti niteliği taşıdığını belirten Ramanlı, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu alanda enerji sübvansiyonu ve destekleme politikası uygulanmalıdır. Çiftçilerin bir araya gelerek kuracağı enerji kooperatiflerine devlet desteği sağlanmalı; güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının tarımsal üretimde kullanımı teşvik edilmelidir.”
Ramanlı, Dicle Elektrik'in hâlihazırdaki uygulamalarının bölgesel tarım politikalarını tehdit ettiğine vurgu yaparak sorunların adil, şeffaf ve sürdürülebilir çözümlerle giderilmesi gerektiğini belirtti.
“25 yıl evli kalan annelere emeklilik hakkının tanınmasını talep ediyoruz”
Çalışan annelere yönelik iyileştirmeleri desteklediklerini ifade eden Ramanlı, kadınlara sadece çalışma hayatında değil hayatın her alanında destek olunması gerektiğini belirterek ev hanımlarına da destek olunması çağrısında bulundu. Ramanlı, konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “Birçok mesleğin bir arada yürütüldüğü, kutsal ve paha biçilmez bir meslek olan ev hanımlığı ve annelik yüceltilmeli, takdir edilmeli ve ekonomik olarak desteklenmelidir. Bu kapsamda daha önce teklif ettiğimiz 25 yıl evli kalan annelere emeklilik hakkının tanınmasını talep ediyoruz.”
“Çalışmayan annelere bir ayrıcalık tanınarak bu yardımlar, her çocuk için lise bitene kadar devam etmeli”
Ev hanımlarına sağlanacak bazı ayrılacaklar ile doğum oranlarının artırılabileceği önerisinde bulunan Ramanlı, “Çocuk başına annelere verilen ekonomik destekler yalnızca ikinci çocuktan itibaren başlatılmakta ve sadece beş yıl ile sınırlı tutulmaktadır. Oysa çalışmayan annelere bir ayrıcalık tanınarak bu yardımlar, her çocuk için lise bitene kadar devam etmelidir. Böyle bir uygulama, çocuk sahibi olma konusundaki tereddütleri azaltacak ve doğum oranlarının artmasına katkı sağlayacaktır. Ailenin, her bir çocuğunun en az lise mezunu olana kadar desteklenmesi; çocuk yetiştirme sürecindeki maddi kaygıları hafifletecek, ailelerin yükünü azaltacak ve dışarıda çalışmak istemeyen anneler bu yönde bir mecburiyete itilmemiş olacaktır. HÜDA PAR olarak, çalışan ya da çalışmayan her kadının desteklenmesini, ailenin korunmasını ve güçlendirilmesini esas alan politikaların daima takipçisi ve destekleyicisi olmaya devam edeceğiz.” dedi.
18 yaşın altındaki çocuklara ceza indirimi suça teşvik ediyor
Çocukların suça karışma oranı arttığını belirten Ramanlı, “Mevcut hukuk sistemi, 18 yaşın altındaki çocuklara yönelik otomatik bir ceza indirimi veya cezasızlık yaklaşımı benimsediğinden, birçok çocuk bu sistemin sunduğu “koruma” zırhı içinde suçu teşvik eden bir ceza ve infaz sistemiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum hem toplumsal güvenliği hem de bu çocukların geleceğini tehdit etmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Çocukları suça iten ortam göz ardı edilemez”
“Çocukları yalnızca cezayla terbiye etmek ne ahlaki ne de yapısal bir çözümdür” diyen Ramanlı, şöyle devam etti: “Çocukları suça iten ortam, medya, sokak kültürü, aile ihmali ve manevi değerler erozyonu gibi etkenler göz ardı edilemez. Bu gerçeklik, çocukların suç işleme kapasiteleri ve bilinci göz önünde bulundurularak cezai sorumluluğun yeniden tanımlanmasını gerekli kılmaktadır.”
“18 yaş altındaki bireylerin, yaşça büyük faille aynı cezai rejime tabi tutulması mümkün hale gelmeli”
Suç türüne, failin kişilik özelliklerine, suça yönelme biçimine ve tekrarlama potansiyeline göre farklılaştırılmış bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini ifade eden Ramanlı, “Kimi durumlarda 18 yaş altındaki bireylerin, yaşça büyük faille aynı cezai rejime tabi tutulması mümkün hale gelmelidir. Bu, çocukları hedef almak değil; suça teşvik eden düzeni fark edip hem koruyucu hem caydırıcı bir düzenlemeyle adaletin ve toplumsal huzurun sağlanmasıdır.” dedi.
“Suriye halkı; ülkenin egemenliğine sahip çıkmalıdır”
Siyonist terör rejimi ve ABD’nin Suriye’yi bilinçli bir kaosa sürüklediğini belirten Ramanlı, “Suriye topraklarında belli gruplar üzerinden, siyonist terör rejiminin hedefleri doğrultusunda bir bölünme ve istikrarsızlık planı yürütülmektedir. 14 yıl süren iç savaşta büyük acılar yaşayan Suriye halkı; etnik, mezhebî ve dinî ayrım gözetmeksizin bu planlara karşı yekvücut olmalı, ülkenin egemenliğine sahip çıkmalıdır.” dedi.
“Suriye yönetimine diplomatik, ekonomik ve güvenlik alanlarında somut destek sunulmalı”
Ramanlı, Suriye ile ilgili değerlendirmelerini şöyle noktaladı: “Bu süreçte, Suriye yönetiminin kapsayıcı bir tutum sergilemesi ve siyasi çözüme açık bir yaklaşım benimsemesi, söz konusu dış müdahale ve planları boşa çıkaracak en etkili adımlardan biridir. Başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkeleri, siyonist rejimin Suriye’yi istikrarsızlaştırma çabalarına karşı durmalı; Suriye yönetimine diplomatik, ekonomik ve güvenlik alanlarında somut destek sunmalı ve ortak bir duruş sergilemelidir.”
“Batmanlıların hobi bahçesi tarzı projelere yatırım yapması yeni değil”
Batman’da tarım arazilerinin imara açılmaması gerektiğini belirten Ramanlı, “Batman gibi kavurucu sıcaklarla geçen yaz mevsiminde insanların betondan kaçarak kırsala yönelmeleri, daimi ikamet için değil, sadece rahat bir nefes alabilmek ve vakit geçirmek için hobi bahçesi tarzı projelere yatırım yapması yeni değildir. Bu ihtiyaç giderek artmakta ve görünür olmaktadır. Bir plan ve düzen içerisinde olmayan, bu tür yapılaşmaların ihtiyaçları da gözetilerek düzene kavuşturulması, bizi fiili duruma teslim olmak ile kuralları uygulamak zorunda kalmak arasında sıkışmaktan kurtaracaktır. Burada idarecilere büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.” dedi.
“Kaçak olduğu tespit edilen inşaatın ilerletilmesinin engellenmesi sağlanmalı”
Kentte yaşanan yıkım gerginliğini önlemek için tavsiyelerde bulunan Ramanlı, önerilerini şöyle sıraladı:
“1. Batman merkezinde belediye uhdesinde olan alanlarla ilgili denetim ve kontrol için gösterilen dikkat ve özenin İl Özel İdaresi tarafından da gösterilmesi için teknik altyapı ve yeterli personel görevlendirmesinin yapılması, kaçak olduğu tespit edilen yapılarla ilgili henüz zemin hazırlama veya temel atma aşamasında tutanakların tutulması ve mühürlenerek inşaatın ilerletilmesinin engellenmesi sağlanmalıdır.
“Tarım arazilerini işgal etmeyecek hobi bahçesi yapımına uygun alanların tespit edilerek ilan edilmeli”
2. Daha önce belli alanlar için ilan edilen sınırlı sayıda seçenekler arasından değil, köy bazlı çalışmalar yapılarak, köy yerleşim alanının içinde ya da çevresinde, tarım arazilerini işgal etmeyecek, hobi bahçesi yapımına uygun alanların tespit edilerek ilan edilmesi, bu şekilde ihtiyacın yönlendirilip yönetilmesi gerekmektedir.
3. Bir yandan korunan değer açısından çarpık ve kuralsız kentleşmeye müsaade edilmemesi ama bir yandan da gözden çıkarılması düşünülen değer olarak bütün kazancını hobi bahçesine yatıran insanımızın menfaati arasında bir denge kurulması gerekmektedir. Bu sebeple yargılama süreci devam eden hobi bahçeleri ile ilgili; İnşaatı tamamlanmış ya da tamamlanmak üzere olanlar açısından yıkım işlemlerinin yargılama süreçlerinin tamamlanması ya da fiili durumun mevzuata uydurulması süreçlerinin bitmesine kadar durdurulması, yıkım işlemlerinin, henüz temel atma veya zemin hazırlama ile inşaatına yeni başlanmış yapılarla sınırlandırılmalıdır.”
“Çarpık kentleşmeye göz yumarak şehrimize iyilik yapmış olmayız”
Ramanlı, konuyla ilgili son olarak, “Unutmayalım ki Batman’ın genel menfaatlerini üstün tutmak zorundayız. Gelişigüzel ve çarpık kentleşmeye göz yumarak şehrimize iyilik yapmış olmayız.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)