Diyanet İşleri Başkanlığı 15 Temmuz Milli İrade Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu’nda düzenlenen programda konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, belgeselin ve kitabın hazırlamasında emeği geçenlere teşekkür ederek, Kudüs'ün çok yönlü ve katmanlı bir mesele olduğunu söyledi.

Kudüs'ün İslam medeniyetinin en büyük merkezlerinden biri olduğunu belirten Kurtulmuş, "Her köşesinde, her sokağında, her yapısında, her türlü sanatın yer aldığı mimarisiyle, gravürleriyle, had sanatlarıyla yer aldığı muazzam bir şehir inşa edilmiştir. Ayrıca Kudüs kendisiyle ilgili herhalde en fazla şiirlerin kaleme alındığı şehirlerden biridir. Kudüs, sadece geçmişte kalan bir büyük medeniyetin izini sürmek değil, aynı zamanda bugün için de bir büyük bilincin yeniden sahiplenilmesini sağlamaktır. Bunun için Kudüs ile ilgili ne yapılırsa, Filistin ile ilgili ne yapılırsa azdır, her türlü emek, her türlü çaba her türlü takdirin üstündedir." diye konuştu.

"Özgür bir Kudüs'ün ortaya çıkması için hayatımızı vakfetmek hepimizin ortak sorumluluğudur"

Malatya Büyükşehir Belediyesi yeni sulama kanalları inşa etti
Malatya Büyükşehir Belediyesi yeni sulama kanalları inşa etti
İçeriği Görüntüle

Kurtulmuş, Kudüs'ün Peygamberlerin ayak izinin olduğu bir yerleşim yeri olduğuna işaret ederek, "Filistin topraklarının tamamı, ecdadımızın bütün dünyaya insanlığı, insafı, vicdanı öğrettiği bir büyük belde. Bugün dünyanın en çok ihtiyacının olduğu hangi mesele varsa hepsinin tarihsel olarak merkezinde yer almış olan önemli abidevi şehirlerden birisi. Bunun için Kudüs'ü çokça anmak Kudüs'e çokça hizmet etmek ve inşallah özgür bir Filistin'in ve onun başkenti olan özgür bir Kudüs'ün ortaya çıkması için hayatımızı vakfetmek herhalde hepimizin ortak sorumluluğudur." değerlendirmesinde bulundu.

"Bütün insanlığın ayağa kalktığı bir büyük küresel intifadaya dönüşmüştür"

Kurtulmuş, yaklaşık 2 yıldır Gazze'de devam eden meselelerin sadece bugünün meselesi olmadığını vurgulayarak, "Tiyatronun birinci perdesi bin 1917'de Osmanlı cihan devletinin o topraklardan çekilmesiyle birlikte başlamış ve ne yazık ki emperyalistlerin sinsi ve gizli hesaplarıyla bugünkü yerleşimcilerin ataları o topraklara bir habis ur gibi getirilmiştir." dedi.

Senaryonun ikinci perdesinin, emperyalist tezler çerçevesinde, Irak'ın işgaliyle birlikte başlayan süreçte uygulamaya konulduğunu söyleyen Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"O süreçte bölgedeki bütün Müslüman ülkeler tek tek iradesiz hale getirilmiştir. Kendi iç çatışmalarıyla uğraşır bir vaziyete getirilmiştir. Mezhep, meşrep ve etnik çatışmalar üzerinden paramparça edilerek siyonist emellere uygun bir zemin hazırlanmıştır. İkinci perdenin sona ermesiyle birlikte bugün 7 Ekim'den sonra başlayan mesele aslında üçüncü perdenin uygulamaya konulmasıdır. Bu da nihai hedeftir yani artık Nil'den Fırat'a kadar coğrafyada tam manasıyla siyonizmin egemen olduğu bir bölgeyi tesis etmek ve diğer ülkelerin halklarını da kendilerine payanda kılmak, kendilerine bir şekilde esir ya da köle etmektir. Ancak Allah'ın izni ile 7 Ekim'den bu yana Gazze halkının onurlu direnişi, ölüme rağmen, açlığa rağmen, kıtlığa rağmen 'ya Allah' diyerek ayakta kalmaları, 'biz Allah'tan başka hiç kimseye boyun eğmeyiz' diyerek onurlu duruşu, ailesinden bütün fertleri kaybetmelerine rağmen Gazze topraklarını terk etmemeleri, evet insanlık cephesinde de yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Hangi hesabı kurarlarsa kursunlar artık Filistin meselesi, artık Gazze ve işgal edilen diğer topraklar meselesi sadece Filistinlilerin, sadece Arapların, sadece Müslümanların meselesi değildir. Bu mesele çoktan bir insanlık meselesi haline gelmiştir. Gönlünde azıcık vicdan yer alan, vicdandan eser olan, zihninde azıcık adalet ve hak duyguları olan bütün insanlığın ayağa kalktığı bir büyük küresel intifadaya dönüşmüştür."

Kurtulmuş, milyonlarca insanın kendi yönetimlerinden farklı olarak, Müslüman ahaliden daha şuurlu bir şekilde Filistin halkına ve Filistin halkının özgürlüğüne sahip çıktığına dikkati çekerek, "Böylece siyonizm, 'tam son noktaya geldik, altın vuruşu yapacağız ve biz tanrı krallığını kuracağız' diye rüyalarını uygulamaya geçirdiklerini zannettiği bir noktada başka bir gelişme olmuş ve olmaya devam ediyor." dedi.

Birçok ülkenin başkentinde insanların, Filistin halkıyla birlikte hareket ettiğini, sokaklara çıktığını, direnişe, insanlığın ayağa kalkmasına ve yeryüzünde kurulan insanlık cephesine destek verdiğini dile getiren Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"İnşallah bundan sonraki süreç çok daha zor olmakla birlikte çok daha büyük ve güzel gelişmelere gebedir. Hiç şüpheniz olmasın. İnsanlık tarihi boyunca büyük zulümlerin maalesef merkezi olmuş olan bir inanç, hele hele siyonizmin dinsel bir ideoloji haline getirilmesiyle birlikte ortaya çıkan bu sonuç, şimdiye kadar hiç dokunulmaz zannedilen insanları ortaya çıkarmıştı. Bunlar bu kadar büyük katliamları niye yaptılar şimdiye kadar? Yaptıkları her katliam yanlarına kar kaldı. İşledikleri her suikast yanlarına kar kaldı. Çünkü dokunulamayan bir İsrail vardı ancak son Uluslararası Ceza Mahkemesinin kararı ve arkasından uluslararası mahkemelerin harekete geçmesiyle birlikte artık dokunulamaz zannedilen israil dokunulabilir, hesap verebilir ve hesap verecek bir ülke haline gelmiştir. İnanın ki bunu hissi bir şekilde söylemiyorum, siyasi tecrübemle söylüyorum. Allah ömür verirse göreceğiz. Önümüzdeki dönemde bu büyük soykırımın failleri tek tek mahkemeler önünde hesap vereceklerdir. Bunlardan yaptıklarının hesabı misliyle sorulacak, burunlarından fitil fitil getirilecektir. Bunu sadece dua manasında söylemiyorum. Küresel vicdan ortak bir noktada hareket ettiği zaman onun karşısında duracak hiçbir şey yoktur. Bu çerçevede bu siyonist eşkıyalar için artık devran dönmüş, hesap verecekleri gün yakın hale gelmiştir. Bakmayın üst perdeden 'Gazze'yi haritadan sileceğiz ve burayı istediğimiz gibi işgal edeceğiz' dediklerine. Bakmayın arkalarında dünyanın en büyük ordularına sahip olan anlı şanlı devletlerin durduklarına. O devletlerin halklarının dahi vicdanı Filistin halkından yanadır, o ülkelerin insanlarının, entelektüellerinin de vicdanı, kalemi Filistin halkından yanadır. İnşallah Filistin halkı özgürlüğüne kavuşacaktır."

Büyük bir mücadelenin verilmesi gereken bir dönemde olunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bu mücadelenin sadece tek bir millet veya Müslümanların değil, bütün insanlığın ortak mücadelesi olduğunu söyledi.

Mücadelenin konusu Filistin olsa da, öznesinin adaleti arayan insanlık olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Başkenti Kudüs olan 1967 sınırlarında tam manasıyla toprak bütünlüğü sağlanmış egemen bir Filistin devleti mutlaka ama mutlaka kurulacaktır çünkü bu sadece biz istediğimiz için değil, Filistin halkı bunu çoktan hak ettiği için gerçekleşecektir çünkü bu, biz sadece böyle olmasını istediğimiz için değil, ecdadın bu kadar büyük çalışmalarının, bereketinin yüzü hürmetine gerçekleşecektir. Bu inşallah 'gayretullaha' dediğimiz noktayı çoktan aşmış olan bu zulmün ortaya koyduğu çaresizlik nedeniyle gerçekleşecektir. Gazze'de ağlayan her bir kadının çığlığı, aslında Kudüs'ün duvarlarına vuran bir kurtuluş müjdesidir. Gazze'de kanı damlayan her bir erkeğin yere düşen kanı, her bir çocuğun açlıktan kıvranan bedeni Kudüs'ün duvarlarında çınlayan bir özgürlük türküsüdür. Allah Kudüs'e özgürlük vermeyi, Kudüs'ü özgür kılmayı, Kudüs'ü özgür görmeyi hepimize nasip eylesin diyorum."

Kurtulmuş, Türkiye'nin her platformda Filistin halkının, Kudüs ve Filistin davasının yanında yer almaya devem ettiğini belirterek, bazı Batılı ülkelerin katıldıkları uluslararası toplantılarda kürsüden konuşmasalar da perde arkasında Türkiye'ye bu konuda teşekkür ettiğini dile getirdi.

Her platformda Kudüs ve Filistin davasını savunmaya devam edeceklerini vurgulayan Kurtulmuş, "Son söz şunu söylüyorum, 'Ya niye siz Türkler bu kadar çok Filistin davasıyla ilgileniyorsunuz?' Verilecek cevap çok basittir. Filistin bizim için milli bir meseledir, hiçbir şekilde bizim milli kimliğimizden ayrılmayacak bir büyük parçamızdır ve sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Kudüs'ün, Gazze'nin bütün şehitlerini saygıyla, ihtiramla anıyorum. Allah onları Bedir şehitleriyle, Uhud şehitleriyle birlikte haşru cem eylesin." şeklinde konuştu.

"Hazreti Ömer sayesinde Kudüs güzelliğini devam ettirmiştir"

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ise yaptığı konuşmada, Kudüs’te milattan önce 586’da ve milattan sonra 70 yılında büyük katliamlar yaşandığını belirterek, "Kudüs barışa İslam sayesinde ulaşmıştır. Milattan sonra 70’ten 637-638’e kadar, Hazreti Ömer'in Kudüs'e barışı getirmesine kadar hep kavganın, hep katliamın yeri olmuştur. Ama sonra Darülislam olmuştur. Hazreti Ömer sayesinde Darülislam olan Kudüs, dört asır boyunca 1099’a kadar o güzelliğini devam ettirmiştir." ifadelerini kullandı.

"Selahattin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu işgale son vermiş"

1099’da Kudüs’ün haçlılar tarafından çok büyük bir işgale uğradığını hatırlatan Başkan Erbaş, "Bugünkü batılıların ataları Haçlılar, orada çok büyük bir işgal ve çok büyük bir katliam yapmışlardır. 88 sene yaşayan katliama da Müslümanlar engel olmuş. Selahattin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu işgale son vermiş. Tam 8 asır boyunca 1917’ye kadar Darül İslam özelliği devam etmiştir." şeklinde konuştu.

"Kudüs'ü görmezden gelmek mümkün değildir"

1948 yılından günümüze kadar aynı bölgede katliamların devam ettiğine dikkati çeken Erbaş, "Bizler Kudüs'ü hatırlamak için o kadar çok şeye borçluyuz ki, dolayısıyla bugün Kudüs'ü görmezden gelmek bizim için mümkün değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bu Kudüs biyografisi bizim aslında Kudüs çalışmalarımızın taçlanmış halidir." diye konuştu.

"Sabah ve yatsı namazlarında Kur'an ve dua programları icra ediyoruz"

Erbaş, doğrudan Kudüs meselesini ele alan çok sayıda Cuma hutbesi okutulduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Kudüs, Filistin ve Gazze konusunda okuttuğumuz hutbelerin sayıları epeyce fazladır. 90 bini aşkın camimizde sabah ve yatsı namazlarında Kur'an ve dua programları icra ediyoruz. Farklı dillerde yazılı ve görsel yayınlarla dünya kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapıyoruz. İslam dünyasındaki dini liderlerle yüz yüze ve çevirim içi toplantılar yapıyoruz. 7 Ekim'den hemen sonraki günlerde 100 ülke ve yüzlerce katılımcıyla farklı zamanlarda birkaç toplantı yaptık ve çalışmaları takiple organize etmek üzere bir komisyon oluşturduk. Sivil toplum kuruluşlarımızdan yetmiş kadarını burada toplayarak Kudüs, Filistin ve Gazze'yle ilgili neler yapabiliriz diye müzakere ettik. Defalarca basın toplantısı yaptık."

"Maddi, manevi ve insani yardım faaliyetlerimiz büyük bir hızla devam ediyor"

Katıldığı her uluslararası toplantıda Filistin konusunun mutlaka ele alındığını belirten Erbaş, "Ülkemizin tüm ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla defalarca toplantılar yaptık. Tepkilerimizi ve Gazze'ye yardımları daha güçlü ve organize hale getirebilmek için bir heyet oluşturduk. Maddi, manevi ve insani yardım faaliyetlerimiz büyük bir hızla devam ediyor. Tüm camilerimizden yardımlar topluyoruz. Gazze'ye ulaştırmaya gayret ediyoruz. Türkiye Diyanet Vakfımızın ekipleri sahada çalışıyorlar. İşgalcileri destekleyen firmalara yönelik boykot kararı aldık ve halkımızı da boykota davet ettik. Bu kararımız çok ciddi karşılık buldu." ifadelerini kullandı.

Programın sonunda Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a 3 ciltlik Darüsselam Kudüs eserini takdim etti.

Programa; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticileri, siyasi partilerden milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA