PKK'nın 28 Eylül 1993 yılında katlettiği Şehid Molla Şükrü Yavuz ve Molla Muhittin Demir, şehadet yıldönümlerinde kabirleri başında anıldı.

Şaryanı Camii’nde (Remel Köyü) ikindi namazının ardından şehitleri anma programı düzenlendi. Çok sayıda vatandaşın katıldığı etkinlikte şehitlerin hayatları ve bıraktıkları miras hatırlatıldı.

Programda konuşan şehit Molla Şükrü’nün kardeşi Hacı Halil Yavuz, şehitlerin vasıflarını anlatarak onların Allah yolunda verdikleri mücadeleyi hatırlattı. Yavuz, Molla Şükrü’nün iyi bir muallim olduğunu, talebelere ders verdiğini, fakirlere yardım ettiğini ve zalimlere karşı dimdik durduğunu ifade etti.

Şehitleri anma programında konuşan şehit Molla Şükrü’nün kardeşi Hacı Halil Yavuz, şehitlerin vasıflarını hatırlatarak, “32 yıldır şehit oldular ama davaları durmadı” dedi. Programda birlik ve dava bilinci vurgusu ön plana çıktı.

Molla Siraç Şanlı ise yaptığı konuşmada, şehitlerin İslam davasına adanmış birer örnek olduklarını belirterek, “Allah’ın dini sahipsiz değildir. Onların davasını sürdüreceğiz.” dedi.

Okunan Kur’an tilavetleri ve yapılan dualarla devam eden anma programında, şehitlerin aziz hatıralarına sahip çıkılacağı vurgulandı.

"Allah’a sadık bir kuldu"

Şehitlerin vasıflarından bahsederek konuşmasına başlayan Molla Şükrü'nün kardeşi Hacı Halil Yavuz, “Şehit Molla Şükrü, 1987 yılında medrese eğitimini aldıktan sonra Suruç’taki köyümüze geldiğinde burada öncelikle medrese açıp talebelere ders vermeye başladı. Bir sene boyunca öğrencilere ders verdikten sonra fahri imam olarak camide yine talebelere ders vermeye devam etti. İyi bir muallimdi. Hangi köye, hangi bölgeye, hangi beldeye giderse gitsin talebeleri etrafına toplar, onlara ders verir ve hocalık yapardı. İnsanları; çirkin, küfrün ve fasıkların yolundan kurtarıp Allah’ın yoluna iletmek isterdi. Vasıflarından biri buydu. Bir diğer vasfı, çok muttaki bir insandı. Sabahları sahura kalkar, abdestini alır, namazlarını kılar, Kur’an-ı Kerim okur ve sabah ezanı okunana kadar ibadet ederdi. Sabah ezanı okunduktan sonra camisine gelir, sabah namazını cemaatle kılardı. Allah’a bu kadar sadık bir kuldu. Üçüncü olarak fakir, fukaraya ve kimsesizlere karşı yardımseverdi. Onları arar, evlerini bulur, tespitini yapar ve o insanları tanırdı. Daha sonra onlar için yardım toplar, topladığı yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırırdı. Dördüncü vasfı ise mücahit bir insandı. Hiçbir kafire, hiçbir zalime başını eğmez; onlara karşı başkaldırır ve dimdik dururdu. ‘Allah’ım sen bizden razı ol, biz zalimlerden korkmuyoruz.’ derdi.” ifadelerini kullandı.

"Peygamber Efendimizin davasına ve mirasına sahip çıktığımızda çok şehit verdik"

Şehitlerin davalarının devam ettiğini ve bu davanın yerde kalmayacağına dikkat çeken Molla Siraç Şanlı,ise şöyle konuştu:

32 yıl önce Peygamber Efendimizin davasına ve mirasına sahip çıktığımızda çok şehit verdik. Çünkü cennetin yolunda esaret de olacak, muhaceret de olacak, kurbanlar da olacak. Eğer içinde bunlar yoksa o yol, cennetin yolu değildir. Allah, bizim ve müminlerin imtihanı için batılla, küfürle ve şirkle mücadeleyi bize vermiştir. Allah ayetinde buyuruyor: ‘Ben isteseydim dinimi galip getirirdim, ama sizi imtihan etmek için bu görevi size verdim.’ Bunun için enbiyalar ve peygamberler gibi bedel ödemeye hazır olmamız gerekir. 30–40 yıl önce biz gönlümüzü bu davaya verdiğimizde Peygamberimizin davasının etrafında toplandık, Kur’an’ın etrafında toplandık. Peygamberimizin cemaati gibi bir cemaat olduk. Bunun ispatı da şehitlerimiz ve kurbanlarımızdır. Molla Şükrü ve Molla Muhyiddin, Uhud’un Hamza'sına ve Musab'ına selam götürdüler. Selam olsun onlara; davaları sahipsiz değildir. Bizler de kanlı elbiselerimizle onların huzuruna geldik, ‘emanetiniz sahipsiz değil’ dedik. Bu Uhud’un ve Bedir’in kervanıdır. Bu Yahya Peygamber’in, Zekeriya Peygamber’in kervanıdır. Bu kervan, kanlarıyla dava ağacını sulayanların kervanıdır. Biz de bazen mayınlarla parçalandık, 100–200 metre boyunca şehitlerimizin parçalarını poşetlerle topladık. Ama biz Kur’an’dan kopmadık, hak yoldan şaşmadık. Biz Peygamber Efendimizin mevziisini terk etmedik.

Allah’ın dini sahipsiz değildir. 1400 yıl önce olduğu gibi bugün de ümmet canını ve malını feda etmeye hazırdır. Biz yeraltını şehitlerle doldurduk. Cizre’de Şeyh Zeki, Nusaybin’de Seyda Molla Ali, Kızıltepe’de Molla Şeyhmus, Suruç’ta Molla Şükrü ve Molla Muhyiddin, Mersin’de Molla Fehim, Diyarbakır’da Molla Mahmut, Bingöl’de Molla Ali, Çınar’da Molla Tacettin, Botan bölgesinden Molla Abdurrahman, Molla Ramazan, Molla Ali, Silvan’da Molla Hida, Batman’da Molla Gıyasettin… Hepsine selam olsun. Bizim tarihimizi mürekkeple değil, kanlarıyla yazdılar.

Muş'tan Sumud Filosuna destek açıklaması
Muş'tan Sumud Filosuna destek açıklaması
İçeriği Görüntüle

Allah’ın dini sahipsiz değildir. O güneş ki 30–32 yıl önce şehitlerimizin kanıyla doğdu, bugün de parlamaktadır. Biz sözümüzün eri olduk, verdiğimiz yeminlere ihanet etmedik. Eğer dünyamızı davanın önüne koysaydık, onların kanı bizden şikâyetçi olurdu. Ama biz evlerimizi terk ettik, evlatlarımızı feda ettik, davayı daha yükseğe taşımak için. Kardeşlerim, bize düşen vazife yalnızca senede bir defa şehitlerimizin kabrinin önünde toplanmak değildir. Hayır! Ne zaman ki camilerimizi, dergahlarımızı, Peygamberimizin nesliyle doldurursak, şehadete aşık gençlerle doldurursak, işte o zaman şehitlerimizin yolunda olduğumuzu ispat ederiz. Çünkü bu şehitlerimizin kanı, çocuklara Kur’an dersi verirken döküldü. Bizim de onların vazifesini üstlenerek evlatlarımıza Kur’an dersi vermemiz gerekir. Camilerimizi, gençleri Kur’an şuuru ile yetiştirerek doldurmamız gerekir. Allah samimiyeti ve muhabbeti gönlümüze koysun, bizi huzurunda utandırmasın ve verdiğimiz sözlere sadık kılsın inşallah.” dedi.

Program, şehitlerin kabirleri başında yapılan duaların ardından sona erdi. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA