14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde, diyabetli bireylerin yaşamını kolaylaştıracak teknolojilerin önemi bir kez daha gündeme geldi. 2025 yılının başında alınan kararla, 18 yaş altı Tip-1 diyabetli bireylere glikoz ölçüm sensörlerinin SGK kapsamına alınması aileler için büyük bir umut olmuştu. Ancak 19 yaş üstü Tip-1 diyabetliler bu uygulamanın dışında bırakılarak önemli bir sağlık desteğinden mahrum kalıyor. Bu durum, ömür boyu süren diyabetle mücadelede ciddi bir mağduriyet oluşturuyor.
İLKHA muhabirine konuşan Bursa Tip-1 Diyabetliler Derneği Başkanı Yadigar Aydın, diyabetli bireylerin yaşadığı zorluklara dikkat çekti.
Aydın, 2025 yılının başında alınan kararla 18 yaş altı Tip-1 diyabetli çocuklara glikoz ölçüm sensörlerinin SGK kapsamına alınmasının aileler için büyük bir umut olduğunu belirtti.
19 yaş üstü Tip-1 diyabetlilerin bu uygulamanın dışında bırakılmasının önemli bir mağduriyet oluşturduğunu vurgulayan Aydın, "Diyabet bir ömür boyu devam eden bir hastalık. 19 yaş sonrası desteğin kesilmesi, gençlerin sağlık ve yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Destek, yaşla değil, hastalığın süresiyle ölçülmeli." ifadelerini kullandı.
"Maddi, manevi ve psikolojik olarak aileler yıpranmış durumdalar"
Tip-1 Diyabetlilerin en büyük sıkıntısının, teknolojiye ulaşma kısmı olduğunu belirten Aydın, "Devlet, 0-19 yaş çocuklara sensörleri ücretsiz bir şekilde ödemeye başladı. Ödeme kapsamına sensörler alındı. Bu gelişme çok iyi bir gelişmeydi. Çocuklar sensörlerine kavuştular. Türkiye'de yüzde 95 oranında sensör kullanan çocuk sayısı artış gösterdi. Diyabet teknolojisi dediğimiz şey, çocukların konfor alanlarının daha çok geliştiğini, sensör ve diyabetin diğer teknolojilerinin bir lüks değil, elzem bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Çocuklar hayatlarının sonuna kadar Tip-1 hastalığı ile mücadele edecek. Bir yıl boyunca milyonlarca kez parmaklarını delip iğne olmak zorundalar. Bir hastalık geçirip iyileşmek geçici bir süreçtir, herkes idare edebilir. Ama diyabet hastalığı hayatın sonuna kadar idare edilecek bir şey değildir. Maddi, manevi ve psikolojik olarak aileler yıpranmış durumdalar. Aileler belli bir zaman sonra artık 'Tip-1 ile yaşayacağız.' diyorlar. Ama nasıl yaşayacağız? İşte bu sırada sensör ve insülin pompaları devreye giriyor. Çocuklara hayatı biraz daha kolaylaştırıyor. Şu ana kadar kaç çocuğa sensör desteği vermişsek, çok rahat ettiklerini, böyle bir konfor olduğu için mutlu olduklarını söylüyorlar. Bugün böyle bir konfora maddi gücü iyi olan aileler ulaşırken, maddi gücü olmayan aileler ulaşamıyorlar. En büyük sıkıntı da buradan başlıyor." dedi.
"Mücadelemiz, 19 yaşından sonraki tüm Tip-1 diyabetliler içindir"
Devletin, sadece 19 yaşına kadar sensörlerin ödemesini yaptığını vurgulayan Aydın, "Ama 19 yaşından sonra geçmeyen bir hastalık bu hastalık. Hayatın sonuna kadar devam edecek bir hastalıktır. 19 yaşından sonra genç oluyorlar, üniversite dönemleri başlıyor. Ailelerden kopmuş olan döneme giriyorlar. Ailelerden uzak olduğu zamanlarda, kendi yanında olan çocuklara sürekli 'Kan şekerini kontrol ettin mi? İnsülin yaptın mı?' diyen anne ve babalar var. Sadece telefon yoluyla ulaşılabiliyorlar. Ama teknoloji bu çocuğun elinin altındaysa, daha rahat kan şekerine bakacak, iki tuşla insülini gönderebilecektir. Teknolojilere ulaşabilmek, hayati önem taşıyan bir şeydir. Mücadelemiz, 19 yaşından sonraki tüm Tip-1 diyabetliler içindir." şeklinde konuştu.
"Devletimizden çok rica ediyorum; lütfen bütün diyabetli bireylerin sesi olalım"
İnsülin kalemiyle Tip-1 bireylerinin hayata tutunmalarını sağlayan şeyin insülin olduğunun bilindiğini söyleyen Aydın, "Hayatın sonuna kadar sürekli iğne olmak zorunda kalan insanları düşünün. Hayatın her alanında insülin iğnesini yapmak zorundalar. Çünkü hayata tutunabilmek için bu şarttır. Bu sebeple devletimizden çok rica ediyorum; biliyoruz, birçok kurum ve kuruluş Tip-1 ve diyabetle alakalı büyük bir mücadele içindedir. Lütfen bütün diyabetli bireylerin sesi olalım. Tip-1 diyabet teknolojileri lüks değil, hayati bir önem taşıyor." diye belirtti.
"Bursa'da iki binin üzerinde Tip-1 diyabet hastası var"
Bursa'da iki binin üzerinde Tip-1 diyabet hastası olduğunu tespit ettiklerini ifade eden Aydın, "Ama bu sayı her geçen gün artıyor. En son iki yıl önce biz bu verilere ulaşmıştık. Şu an 3 binin üzerinde olma ihtimali vardır. Bütün bölümlerde çocuk hastalar kayıtlıdır. Her geçen gün yeni tanılar alınıyor. Haftada 3-4 hasta tanı alıyor. Tip-1 diyabet hastalığında çok artış var." ifadelerini kullandı.
"Tip-1 diyabetli bireyler hayatlarının sonuna kadar diyabetle yaşamak zorundadırlar"
19 yaş üstündeki Tip-1 diyabetli bireylerin hayatlarının sonuna kadar diyabetle yaşamak zorunda kaldıklarını belirten Aydın, "Sensör ve insülin pompası gibi bütün Tip-1 diyabet teknolojilerine ulaşmaları gerektiğini düşünüyoruz. Önemle arz ediyoruz. 18 yaşına girdiğinde hasta kan şekeri ölçüm çubuklarını devlet 24 kutudan 9 kutuya düşürüyor. "Sen yetişkin oldun artık, 9 kutuyla idare edebilirsin." diyor. Günde dört kere insülin olan çocuk, aynı zamanda günde dört defa kan şekerine bakmak zorundadır. Bu sayı sadece stabil olan sayıdır. Kan şekeri düşüyor, çıkıyor; arada bir şey atıştırmak istiyor. İstediği zaman, istediği şeyi özgürce yiyebilmeli. Bu, insülin pompasıyla çok kolaydır. Ama günümüzde teknolojiye ulaşmak da bir o kadar zordur" diye konuştu. (İLKHA)




