Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ve Method Research Company iş birliğiyle gerçekleştirilen "Gençlik, Yalnızlık ve Dijitalleşme" araştırması; Türkiye genelinde 18-29 yaş arası, yüzde 62’si kadın, yüzde 38’i erkek olmak üzere toplam 1009 katılımcı ile gerçekleştirildi. Çalışma, 7. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu kapsamında paylaşıldı. Araştırmaya göre; yalnızlık hissinin en zirveye ulaştığı yaş grubu yüzde 32 ile 18-21 arası gençler oldu.
"Geçici bir sığınak"
Sosyal medyada geçirilen süre, bir "bağ kurma" aracı olmaktan ziyade, yalnızlıktan kaçmak için kullanılan "geçici bir sığınak" işlevi görüyor.
Araştırma, yapay zekânın gençler için sadece teknik bir araç değil, duygusal bir "liman" haline gelmeye başladığını ortaya koydu: “Gençlerin yaklaşık yüzde 83’ü yapay zekâyı bilgi almak ve soru sormak amacıyla kullandığını belirtiyor. Gençlerin yüzde 27’si yalnız hissettiğinde veya kimseyle konuşmak istemediğinde ChatGPT’ye soru soruyor. Sık yalnızlık yaşayanlarda yapay zekâya yönelme oranı yüzde 35’e çıkıyor. Gençlerin yüzde 33’ü yapay zekâ ile yazışmanın, bir insanla konuşmaktan daha kolay olduğunu belirtiyor.”
Üsküdar Üniversitesi ve Method Research Company’nin Türkiye genelinde 18-29 yaş arası bin 9 gençle gerçekleştirdiği "Gençlik, Yalnızlık ve Dijitalleşme" araştırması, Z ve Y kuşaklarının duygusal dünyasına ışık tuttu. Sosyal medyanın ve dijitalleşmenin kuşattığı modern dünyada gençlerin portresini çizen araştırma; arkadaş sayısının yalnızlığı bitirmediğini, yapay zekânın yeni bir "dert ortağı" haline geldiğini ve "vefa" duygusunun ciddi bir yara aldığını ortaya koydu.
Gençlerin yüzde 66,3’ü üç ve daha fazla yakın arkadaşı olduğunu, yüzde 29,1’i 1–2 yakın arkadaşa sahip olduğunu, yüzde 4,6’sı ise hiç yakın arkadaşı olmadığını belirtti.
Yalnızlık artık istisna değil, rutin
Araştırma sonuçlarına göre yalnızlık, gençler arasında geçici bir duygu olmaktan çıkıp yerleşik bir ruh haline dönüşmüş durumda. Katılımcıların yüzde 27,1’i kendisini "ara sıra", yüzde 27,3’ü ise "sık sık" yalnız hissettiğini ifade ediyor. Toplamda gençlerin yüzde 50’den fazlasının yalnızlık ikliminde yaşaması, yalnızlığın gençler arasında normalleştiğini, sessizce yaşandığını ve çoğu zaman içselleştirildiğini ortaya koyuyor.
En kırılgan dönem: 18-21 yaş
Yalnızlık hissinin en zirveye ulaştığı yaş grubu yüzde 32 ile 18-21 arası gençler oldu. Özellikle 18-19 yaş grubunda bu oran yüzde 36’ya kadar yükseliyor. Üniversiteye geçiş, aileden kopuş ve gelecek kaygısının birleştiği bu "eşik" dönemi, gençlerin kendilerini en savunmasız ve yalnız hissettikleri zaman dilimi olarak kayıtlara geçti.
Kadınlar paylaşıyor, erkekler içine atıyor
Araştırma, yalnızlığın yaşanma biçiminde cinsiyetler arası belirgin bir fark olduğunu gösteriyor. Araştırma bulgularına göre, “ara sıra yalnız hissediyorum” diyenlerin yüzde 61’ini, “sık sık yalnız hissediyorum” diyenlerin ise yüzde 58’ini kadınlar oluşturuyor. Bu durum, kadınların yalnızlık duygusunu daha açık biçimde ifade ettiğini gösteriyor. Erkeklerde ise yalnızlık daha düşük oranlarda dile getiriliyor ancak bu, erkeklerin daha az yalnız olduğu anlamına gelmiyor. Bu veri, kadınların yalnızlığı ifade etmede daha cesur olduğunu, erkeklerin ise toplumsal roller nedeniyle bu duyguyu bastırarak "görünmez" bir yalnızlık yaşadığını ortaya koyuyor.
Arkadaş çok, samimiyet yok
Araştırmanın en şaşırtıcı sonuçlarından biri arkadaş sayısı ile yalnızlık arasındaki ilişki oldu. Gençlerin yüzde 66,3’ü üç ve daha fazla yakın arkadaşı olduğunu belirtmesine rağmen yalnızlık hissetmeye devam ediyor. Bu durum, "niceliksel kalabalığın niteliksel bir bağ kurmaya yetmediğini" kanıtlıyor. Gençler, çevrelerinde insanlar olsa bile "anlaşılamama" ve "duygusal güvencesizlik" sorunu yaşıyor.
Vefa ve sadakat algısı sarsılıyor
Genç kuşağın insan ilişkilerine olan güveni de ciddi bir sınavda. Gençlerin sadece üçte biri insanların zor zamanlarda birbirine vefalı davrandığını düşünüyor. "Vefa" kavramı hala "zor günde yanında olmak" şeklinde tanımlansa da gençler gündelik hayatta bu değerin karşılığını bulamadıklarını ifade ediyor. Bu güvensizlik, gençlerin bağ kurarken daha mesafeli ve temkinli olmasına neden oluyor.
Ekran süresi arttıkça yalnızlık derinleşiyor
Dijitalleşme ile yalnızlık arasındaki bağ da araştırmada net bir şekilde görüldü. Sık yalnızlık hisseden gençlerin yüzde 40’ı günde 4 saatten fazla vaktini sosyal medyada geçiriyor. Ancak sosyal medyada geçirilen süre, bir "bağ kurma" aracı olmaktan ziyade, yalnızlıktan kaçmak için kullanılan "geçici bir sığınak" işlevi görüyor. Dijital dünyadaki yoğun temas, gerçek hayattaki boşluk hissini doldurmaya yetmiyor.
Yeni dert ortağı ChatGPT
Araştırma, yapay zekânın gençler için sadece teknik bir araç değil, duygusal bir "liman" haline gelmeye başladığını ortaya koydu: “Gençlerin yaklaşık yüzde 83’ü yapay zekâyı bilgi almak ve soru sormak amacıyla kullandığını belirtiyor. Gençlerin yüzde 27’si yalnız hissettiğinde veya kimseyle konuşmak istemediğinde ChatGPT’ye soru soruyor. Sık yalnızlık yaşayanlarda yapay zekâya yönelme oranı yüzde 35’e çıkıyor. Gençlerin yüzde 33’ü yapay zekâ ile yazışmanın, bir insanla konuşmaktan daha kolay olduğunu belirtiyor. Buna karşılık yüzde 59’u yapay zekânın yalnızlık hissini azaltmayacağını düşünmüyor.”
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı: Yalnızlık yapısal bir deneyime dönüştü
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, yalnızlığın artık geçici bir ruh hali değil, yapısal bir sorun olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu araştırma, gençlerde yalnızlığın geçici bir ruh hâli olmaktan çıkarak, ilişkilerin niteliği ve sürekliliğiyle bağlantılı yapısal bir deneyime dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Gençlerin önemli bir bölümü sosyal çevrelere ve arkadaşlık ağlarına sahip olsa da yalnızlık hissinin yaygın biçimde devam etmesi; ilişkilerde güven, samimiyet ve karşılıklılık beklentilerinin yeterince karşılanmadığını göstermektedir. Yalnızlık, bu yönüyle bir kopuştan çok, anlaşılmama ve güvencesizlik duygusunun ifadesi olarak ortaya çıkmaktadır. Vefa ve sadakatle ilgili bulgular, yalnızlık deneyiminin arka planında yer alan önemli bir toplumsal dönüşümü görünür kılmaktadır. Gençler, ilişkileri daha kırılgan, geçici ve koşullu olarak algılamakta; bu durum bağ kurarken temkinli ve mesafeli davranmalarına yol açmaktadır.”
“Gençler daha fazla iletişim değil güven arıyor”
Method Research Company’den Hale Aslı Kılıç da “Yapay zekâ ve ChatGPT kullanımına ilişkin bulgular ise bu dönüşümün dijital boyutuna işaret etmektedir. Gençler, yapay zekâyı yalnızlığı “çözmek” için değil; daha çok hafifletmek ve yönetilebilir kılmak için kullanmaktadır. Araştırma, gençlerin temel ihtiyacının daha fazla iletişim değil; daha güvenli, kalıcı ve vefaya dayalı sosyal bağlar olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır.” diye değerlendirmede bulundu. (İLKHA)




