HÜDA PAR Gençlik Kolları Başkanı Murat Günaydın, İLKHA’ya yaptığı açıklamada, toplumu ifsat eden medya içeriklerinin modernlik ve özgürlük kisvesi altında normalleştirildiğini söyledi.
Aile kurumunu hedef alan diziler, sosyal medya içerikleri ve gündüz kuşağı programlarının ciddi şekilde denetlenmesi gerektiğini belirten Günaydın, “Cinsel sapkınlığın propagandası suç sayılmalı ve bu suçu işleyenler caydırıcı cezalarla karşı karşıya kalmalıdır.” dedi.
"Bizim hayatımızı şekillendiren temel merci, Rabbimizin rızasıdır"
"Ahlaksızlığa özendiren diziler, reklamlar ve sosyal medya içerikleri nasıl meşrulaştırılıyor?" sorusuna Günaydın, "Ahlaksızlık özendirildiği ahlaki dejenerasyonun sağlandığı diziler ve sosyal medya programları, özellikle de özgürlük, bireysellik ve modernlik gibi kavramların kisvesi altında meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Dizilerde yer alan evlilik dışı ilişkiler, reklamlarda yer alan cinselliğin ön plana çıktığı pazarlamalar, genellikle modernlik, özgürlük, çağdaşlık ve benzeri kavramlarla meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu tür programlar özellikle gençliğimizi şekillendiren, hatta zehirleyen bir tutum ortaya koyuyor. Ancak bir Müslüman bireyin, özellikle de bir Müslüman gencin şu düsturu sağlam tutması gerekiyor: Bilinçli olmak. Bizim hayatımızı şekillendiren temel merci, Rabbimizin rızasıdır. Onun helal kıldığı şeyler helal, haram kıldığı şeyler ise haramdır. Eğer toplumun büyük bir kesimi ki bu sosyal platformlar aracılığıyla ya da toplumun bizzat kendisi olabilir gafletteyse, hatadaysa ve yanlışsa bazı şeyleri meşru göstermeye çalışsa bile, onun yanlış olduğunun farkında olması, bilinçli olması ve bu tutumu sergilemesi gerekiyor. Özellikle sosyal mecralarda yaptığımız paylaşımlar ve beğendiğimiz içerikler konusunda bilinçli olmamız gerekiyor. Çünkü bir birey kalbi, gözü ve kulağıyla beslenir. Gözün ve kulağın maruz kaldığı unsurlar kimliği şekillendirir. Yönlendirilmiş bir kimliğe sahip olmak istemiyorsak, maruz kaldığımız alanları bilinçli bir şekilde dizayn etmemiz gerekir." şeklinde cevap verdi.
"Cinsel sapkınlık, bizzat yaratılışı ve fıtratı esas alan değerlere karşı bir saldırıdır"
Cinsi sapkınlık propagandası aileyi ve gençliği nasıl tehdit ettiğiyle ilgili Günaydın, "Şunu belirtmek gerekiyor ki; cinsel sapkınlık, yaratılışa ve fıtrata düşmanlık besleyen, doğrudan yaratılışı hedef alan bir sapkınlıktır. Günümüzde bu anlayış, bir 'varoluş mücadelesi' olarak da lanse edilmeye çalışılmaktadır. Oysa bu anlayışın perde arkasında ciddi bir toplumsal mühendislik ve derin bir ahlaki dejenerasyon vardır. Bunun farkında ve bilincindeyiz. Çünkü cinsel sapkınlık, bizzat yaratılışı ve fıtratı esas alan değerlere karşı bir saldırıdır. Bu yönüyle de özellikle aile kurumunu ve gençliği hedef alan bir sapkın anlayıştır. Gençliğimizin fıtratıyla olan bağını koparmayı hedeflemektedir. Şunu unutmamak gerekir ki; aile toplumun temel taşıdır. Aile, toplumun çekirdeğidir. Toplumlar, ailelerden müteşekkildir. Eğer aile dağılırsa toplum çöker. Aile, neslin devamını sağlayan, toplumun dirliğini koruyan ve bireyin huzur kaynağı olan en sağlam yapıdır. Ayrıca bu yapının bir alternatifi de yoktur. Bu tür cinsel sapkın anlayışlar da aileyi hedef aldığı için, aslında toplumu doğrudan hedef almaktadır. Bu nedenle bu anlayış, bir 'milli güvenlik sorunu' oluşturmaktadır. Bu 'milli güvenlik sorunu' oluşturdukları için de buna karşı tedbirler alınmalıdır. Bu anlayışın yaygınlaşmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. Gençlerimizin de bu konuda bilinçli olması gerekmektedir. Kendi çevrelerini bu bilinçle donatmaları gerekiyor. Kendi bilgi birikimlerini, kendi kişisel gelişimlerini bu sapkın anlayışı anlayarak ve bunların yayılmasının önünde bizatihi öncü bir set olarak barındırması gerekiyor." dedi.
"Toplumumuzda aslında ahlaki bir direniş var"
Toplumda ahlaki bir direnişin olduğuna dikkat çeken Günaydın, açıklamasının devamında şunları aktardı:
"Toplumumuzda aslında ahlaki bir direniş var. Ahlaksızlığa karşı olan, ahlaksızlık karşısında duran, ahlaksızlığı benimsemeyen bir direniş… Ancak şunu söyleyebiliriz: Toplumumuzda ahlaksızlığı pervasızca dillendiren azgın bir azınlık var. Bu azgın azınlığın sesi gür çıkıyor. Diğer tarafta ise ahlaksızlığa karşı duran büyük bir kitle var; ama bu büyük kitlenin sesi maalesef çok cılız çıkıyor. İşte aslında bu ahlaki direnişin daha etkili ve daha güçlü olması gerekiyor. Elbette ki direniş sadece karşı çıkmakla olmaz; direniş, alternatifler üretmekle olur, güzelliği yaymakla olur, gençleri eğitmekle olur. Biz; gençlerimizi eğiterek, güzeli yayarak, alternatifler üreterek direniş örnekleri ortaya koyabiliriz. Örneğin, meşru sosyal platformlar; ahlaksızlığı özendirmeyen, ahlaksızlığın arındırıldığı sosyal platformlar, aile dostu diziler ve benzeri çalışmalar yaparak bir direniş ortaya koyabiliriz. Dediğim gibi, toplumda bir direniş var; vicdani bir direniş, aklı ve kalbi olan bir direniş, ahlaksızlığı benimsemeyen bir direniş var… Ama bu direniş biraz sessiz çoğunluk oluşturuyor. İşte bu sesi artırabilmek gerekiyor. Bunun için de çalışmalar yapmak gerekiyor."
"Cinsel sapkınlık propagandası dahi suç sayılmalı"
Aile yapısını korumak için ne tür yasal ve sosyal önlemler alınması gerektiği ile ilgili de fikirlerini beyan eden Günaydın, "Öncelikle yasal olarak şunları söyleyebiliriz: Yasal anlamda aileyi hedef alan diziler, gündüz kuşağı programları ya da sosyal medya platformları varsa, bunlar mutlaka denetlenmelidir. Denetleme sonucunda aileye zarar verdiği tespit edilen kurumlar cezalandırılmalıdır. Cinsel sapkınlık propagandası dahi suç sayılmalı ve bu propagandaya yeltenenler caydırıcı cezalarla cezalandırılmalıdır. Ailenin korunması için gençlerin evliliğe özendirilmesi gerekir. Gençlere evlilik için teşviklerin oluşturulması ve bu teşviklerin, onların gönül rahatlığıyla evlenebileceği bir seviyeye ulaştırılması sağlanmalıdır. Bu destek yetersiz kaldığında gençler evlenmekten çekinebiliyorlar. Aynı zamanda gençlerin erken yaşta evlenmesinin de önü açılmalıdır." ifadelerine yer verdi.
"Eğitim kurumlarımızda aile, evlilik, iffet, ahlak gibi kavramlar üzerine özel eğitimler verilebilir"
Devamında ve son olarak Günaydın, "Sosyal olarak ise şunları söyleyebiliriz: Eğitim kurumlarımızda aile, evlilik, iffet, ahlak gibi kavramlar üzerine özel eğitimler verilebilir. Gençlerimizin ahlaki değerlerinin esas alındığı sosyal, sportif ve kültürel faaliyetler artırılmalıdır. Sosyal mecralarda ve medyada ailenin özendirildiği, aile kurumunun korunduğu programlar yaygınlaştırılmalıdır. Aynı zamanda gençlerimizin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Şunu da belirtmek gerekir ki, aileyi korumak aslında geleceği korumaktır. Aileyi kurtarmak, geleceği kurtarmak anlamına gelir. Bu yüzden biz ailelere şöyle bir tavsiyede bulunuyoruz: Aynı evde farklı dünyalarda yaşamayalım. Gençlerimizin dünyasına girebilelim, onlara temas edebilelim. Onların dertleriyle dertlenebilen, sevinçleriyle sevinebilen aile bireyleri olalım. Gençlerimizin bireysel huzurunun sağlanmadığı ailelerin devamlılığı pek mümkün olmuyor. Maalesef, gençler aile içinde gördükleri huzursuzluklardan dolayı yeni bir yuva kurmaktan çekinebiliyorlar. Bu nedenle biz ailelere diyoruz ki: Gençlerimizin dünyasına girelim ve onların ihtiyaçlarına karşı bir mücadeleye girişelim." dedi. (İLKHA)