Şanlıurfa’da Peygamber Sevdalıları Derneği öncülüğünde düzenlenen kitlesel basın açıklamasında Kudüs ve Gazze’nin ümmetin emaneti olduğu vurgulandı.

Mücahidin Hareketi: Yemen'in Eilat operasyonunu selamlıyoruz
Mücahidin Hareketi: Yemen'in Eilat operasyonunu selamlıyoruz
İçeriği Görüntüle

Şanlıurfa’da Peygamber Sevdalıları Derneği öncülüğünde, Küresel Sumud Filosu’na destek vermek ve Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekmek amacıyla kitlesel basın açıklaması yapıldı. Balıklıgöl Dergah Camii avlusunda cuma namazı çıkışı gerçekleştirilen programda, Gazze halkının yaşadığı zulme karşı sessiz kalınmaması gerektiği ifade edildi.

Balıklıgöl Dergah Camii avlusunda cuma namazı çıkışı yapılan programda, Kudüs ve Gazze’nin ümmetin emaneti olduğu vurgulandı. “Gazze’nin sesi olmak için” gerçekleştirilen açıklamaya çok sayıda vatandaş katıldı.

“Gazze dünyanın gözü önünde açlığa mahkûm ediliyor”

Basın metnini okuyan Umut Kervanı 2. Bölge Koordinatörü Faik Doğan, “Gazze’de iki yıldır yaşanan katliam ve soykırım tahammül edilemez bir noktaya ulaşmıştır. israil, Gazze de dünyanın gözü önünde soykırım suçu işlerken, sivil halka yönelik abluka ile Gazze halkını açlığa mahkûm etmektedir. Uluslararası hukuku ayaklar altına alarak insanlık suçu işlemeye devam etmektedir. Sistematik olarak sürdürülen bu vahşet, ABD’nin koşulsuz desteğiyle sürerken, her geçen gün ölümler kitlesel hale geliyor. Tüm dünyanın gözleri önünde cereyan eden soykırıma karşı hem uluslararası mekanizmalar hem de İslam ülkeleri sessiz kalmaya devam ediyor. Şayet bu sessizlik devam edecek olursa tarihte eşine rastlanmamış toplu ölümler gerçekleşecek ve bir utanç vesikası olarak tarih tarafından not edilecektir. İşte bu utanç vesikasının önüne geçmek için mazlum ve onurlu Filistin halkının, hak ve adalet mücadelesine destek olmak ve direnişi yüceltmek adına küresel denizlerde görev başında olan Sumud Özgürlük Filosu’nun bu yolculuğunu yürekten selamlıyoruz. İnsanlığın ortak vicdanını ve zulme karşı direnişi temsil eden ve kardeşliğe giden bu onurlu mücadeleyi destekliyoruz. Sumud kelimesi Arapça da 'direnç, sebat, kararlılık' demektir. Özellikle Filistin direniş kültüründe önemli bir kavramdır. Filistinlilerin kendi topraklarında kalma, köklerinden kopmama, baskı ve işgale karşı günlük yaşamlarını sürdürme kararlılığını ifade eder. 'Sumud' asla vazgeçmemek, her şeye karşı direnmek demek… 'Sumud' boyunduruk, hatta işkence altında bile, özgür iradeye, direniş ruhuna sahip olmak; ideallerine, ülkesine olan inancı yitirmemek demek... 'Sumud’ her şeye rağmen, Filistin’e inanmaya devam etmek demek. Bugün Sumud artık yalnızca Filistinlilerin sözcüsü değil. Küresel ölçekte dayanışma hareketlerinin, sokaklarda yankılanan sloganların, sosyal medyada büyüyen kampanyaların ortak diline dönüşmüştür. İspanya’dan İtalya’ya, New York’tan İstanbul’a kadar dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan Filistin için sokaklara çıktığında, aslında kendi Sumud’unu da ilan etmiş oluyor: Adalet, barış ve onur için ayakta kalma iradesinin belki de en haysiyetli duruşudur.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye üzerinden israile giden petrolün akışı durdurulmalıdır”

Tüm dünyanın insani koridor oluşması için gerekli desteği vermesi gerektiğini vurgulayan Doğan, ”Tunus’tan hareket eden filo sadece insani yardım taşımayacak. Tüm insanlığın umudunu, kararlığını ve vicdanını da taşıyacaktır. Gazze' de soykırım ve açlığın sona erdirilmesi için, TBMM çatısı altında sağlam ve güçlü bir iradenin ortaya çıkması ve Gazze’deki ablukanın son bulması için acil insani koridor oluşturulmasıdır. Bu koridorun oluşturulması amacıyla hareket eden 44 ülkeden katılımın olduğu Küresel Sumud Filosu'nun, ülkemizin öncülük ettiği bir konsorsiyum veya BM gibi uluslararası kuruluşların nezaretinde, gerektiğinde askeri himaye de oluşturularak Gazze’ye ulaşması ve insani amaçla denizden bir insani koridorun oluşması sağlanmalıdır. Bizler Filistin topraklarında soykırım ve sömürge suçlarını işleyenlerin Güney Afrika’da, İspanya’da, Arjantin’de, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de mahkemeler önünde hesap vermelerinin temin edilmesini hükümetimizden talep ediyoruz. Bu bağlamda israil ve Türkiye çifte vatandaş durumunda olanlardan Gazze’de soykırım suçuna dâhil olanlar mahkemelerde yargılanmalıdır. Soykırımcı bir ülkeye lojistik ve insan taşımacılığı noktasında verilen iznin ortaya çıkaracağı insani ve hukuki sorumluluk göz önünde bulundurularak deniz taşımacılığı konusunda alınan kararın emsali bir kararın hava taşımacılığı konusunda da alınmalıdır. Türkiye üzerinden israile giden petrolün akışı durdurulmalıdır. Bu konuda soykırımı durduramayan uluslararası anlaşmalar, ticari kaygılar gerekli adımların atılmasına engel olmamalıdır. Bu zulümler karşısında ümmetin tefrika içinde oluşu ve parçalanmışlığı da ayrıca üzerinde durmamız gereken bir konu. Bizler ancak kardeşliğimizi pekiştirerek, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek mazlumların yanında durabiliriz. Unutmayalım ki ümmetin birliği, Filistin’in kurtuluşunun anahtarıdır. Bu yüzden Müslümanlar olarak parti, cemaat, mezhep ve meşreblerimizi bir yana bırakarak İslam çatısı altında kaybolmaya yüz tutmuş kardeşlik hukukumuzu yeniden tesis etmeliyiz. Bunu yapmadığımız sürece zulüm yeryüzünde can almaya devam edecektir. Son olarak şunu söylemek isteriz ki; Filistin halkını asla terk etmeyeceğiz. Gazze özgürleşinceye kadar, direniş kazanıncaya kadar meydanları boş bırakmayacak, kardeşlerimizin feryatlarını tüm dünyaya duyurmaya ve acılarına ortak olmaya çalışacağız. Ne pahasına olursa olsun, bedeli ne olursa olsun siyonistlerin ve yerli işbirlikçilerinin saldırılarına, linç kampanyalarına aldırmadan Kudüs davasını omuzlayacak, bu mukaddes davaya canımızla, malımızla ve imkân bulduğumuz her şeyle sahip çıkacağız.” dedi.

Basın açıklamasında konuşan temsilciler, işgal rejiminin saldırılarına karşı dünya kamuoyunun sessizliğini eleştirerek, Müslümanların Kudüs ve Gazze konusunda duyarlı davranması gerektiğini ifade etti.

Basın açıklaması sonrası program yapılan duayla son buldu. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA