israil-Afrika Enstitüsü ve Houston Üniversitesi'nde araştırmacı olan Asher Lubotsky, "israil Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü aracılığıyla yayınladığı yeni bir durum değerlendirme raporunda, işgal altındaki topraklardaki kurumlar içinde, uluslararası alanda tanınmayan Kuzey Somali'deki ayrılıkçı bölge Somaliland ile stratejik bir ilişki kurmaya yönelik artan bir ilgi olduğunu ortaya koydu. Raporda, Somaliland'ın son iki yılda Kızıldeniz denklemlerinde ve deniz güvenliğinde dikkat çeken bir varlık haline geldiği belirtildi.
Filistin medyasının derlediği rapora göre, 1991'de fiilen bağımsızlığını ilan eden Somaliland, son otuz yılda, tanınan Somali'deki güvenlik ve siyasi çöküş durumuyla tam bir tezat oluşturan istikrarlı bir siyasi model inşa etmeyi başardı. İshak klanı tarafından yönetilen ve farklı bir sömürge mirası taşıyan bölge, düzenli seçimler ve barışçıl güç transferini sürdürdü; bunların sonuncusu 2024'te gerçekleşti. Bu durum, Afrika Boynuzu'nda bir dayanak noktası arayan bölgesel güçler için bölgeyi cazip bir nokta haline getirdi.
Rapor, Somaliland'ın son yıllarda Birleşik Arap Emirlikleri ve Tayvan ile ilişkilerini yoğunlaştırdığını, Berbera limanının ve nadir mineral sektörünün geliştirilmesine yönelik geniş yatırımlar çektiğini belirtiyor. Ayrıca Etiyopya, Cibuti ve Puntland ile işbirliği kanalları açtı ve uluslararası tanınma elde etme çabalarını genişletti; nihayetinde, fiili bir devlet olarak konumunu güçlendirmeyi amaçlayan sembolik bir adım olarak hava sahasının kontrolünü devraldı.
Ulusal Güvenlik Enstitüsü'nün raporu, Somaliland'ın Aden Körfezi'nin girişindeki coğrafi konumunun, özellikle de Yemen'deki Ensarullah (Husi) kontrolündeki bölgelere yakınlığı ve Amerikan, Körfez ve işgal rejimi çabalarının grubun yeteneklerini sınırlandırmadaki başarısızlığı göz önüne alındığında, artan bir stratejik önem kazandırdığını düşünüyor. Rapora göre, gerekli düzenlemeler sağlandığı takdirde bölge, işgalci rejimin İran'a karşı verdiği mücadelede Azerbaycan'ın oynadığı role benzer şekilde, yüzleşme kurallarını değiştirebilecek istihbarat ve askeri operasyon platformuna dönüşebilir.

Rapor, Somaliland hükümetinin son aylarda gayri resmi temas kanalları ve "Abraham Anlaşmaları"nın genişletilmesiyle bağlantılı girişimler de dahil olmak üzere ortak projelerde yer almaya hazır olduğunu açıklayan mesajlarla gözlerini "israile" çevirdiğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte, araştırmacı, Gazze'deki savaşa yönelik yerel tepki dalgasının, geniş kapsamlı açık bir işbirliğinin hızlı bir şekilde duyurulmasını engelleyeceğini tahmin ediyor.
Öte yandan, raporda, Somaliland bölgesinin resmi olarak tanınmasının, özellikle Amerika'nın "Somali'nin birliği" ilkesine bağlı kalması ve Suudi Arabistan, Katar, Mısır ve Türkiye gibi nüfuz sahibi Arap ve İslam ülkelerinin tanınmaya yönelik herhangi bir harekete karşı çıkması nedeniyle işgal rejimi için siyasi olarak oldukça hassas bir adım olmaya devam ettiği vurgulanıyor. Rapor ayrıca, tek taraflı bir "İsrail" tanımasının, bölgenin kendisinde baskı yaratabileceği ve güçlendirmek yerine ortaklıklarını genişletme kapasitesini zayıflatabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Rapor, işgal hükümetine, gereksiz bölgesel gerilimleri patlatabilecek resmi bir diplomatik adım atmadan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Amerika Birleşik Devletleri ile koordinasyon içinde, Somaliland ile güvenlik ve ekonomik işbirliğini genişleterek, karşılıklı çıkar ofisleri açarak ve Somaliland pasaportunu tanıyarak "tanımadan ilişki" yaklaşımını benimsemesini öneriyor.
Rapor, Somaliland'ın işgal rejimi için Kızıldeniz'de Ensarullah'a karşı saldırganlığında stratejik bir fırsat temsil edebileceği sonucuna varıyor, ancak aceleyle yapılacak bir tanıma açıklamasının bu fırsatı bir yüke dönüştürebileceği ve Amerikan adımının yönü belirlemede belirleyici faktör olmaya devam edeceği konusunda uyarıda bulunuyor. (İLKHA)





