Yapay zeka ile kurulan bağın bir “algoritmik arkadaşlık” olduğunu ve bunun eşitler arası bir iletişim olmadığını belirten Prof. Dr. Feride Zeynep Güder, yapay zekâ ile kurulan iletişimlerin giderek artmasıyla birlikte dostluğun geleceğine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.

Dostluk ve arkadaşlık kavramı algoritmik çağda köklü bir değişim geçiriyor

Dostluk ve arkadaşlık kavramının yaşadığımız bu algoritmik çağda biçimsel ve sosyokültürel açıdan köklü değişim ve dönüşümün geçirdiğini dile getiren Prof. Dr. Feride Zeynep Güder, “Değerler açısından baktığımızda, elimizde insana dair kalan belki de en değerli hazine gerçek anlamda derdini gerçekten anlayacak ve hemhal olacak birini bulup sohbet edebilmek. Yapay zekâ ile kurulan iletişim pratikte işe yarayan bir süreç olsa da potansiyel bazı tehditleri de barındırmakta. Yapay Zekâ ve insan etkileşimi, aslında insan ile makine veya teknoloji arasındaki iletişim biçimlerinden biri. Yapay zekâ insan bilişiminin yani zihninin bir uzantısı olarak kullanılmaya başladığı için durum çok farklı bir yöne doğru gitmeye başladı. Öncelikle iletişim biçimlerimiz, artık mekândan, zamandan ve sosyal bağlarımızdan bağımsızlaşıp farklı boyut ve şekillerde gerçekleşmeye başladı.” dedi.

Büyük veri insanlığa veri olarak miras kalmış ne varsa her şeyi içinde barındırıyor

Çeşitli yapay zekâ türleri içinde basit yazılımlara sahip, arama motorları olduğu gibi büyük veri yerine artık ‘süper zekâ’ denilen insan zekasından çok daha üstün yapay zekâ türlerinden bahsedildiğini anlatan Prof. Dr. Güder, “Yapay zekâyı düşünen bir insan veya özne gibi ele alıyorsak, onun tekil bir varlık olmadığını öncelikle kabul etmeliyiz. Süper akıllı yapay zekâ sadece tek başına çalışan bir algoritmik yazılım ya da sistemler bütünü değildir.  Bu ‘kovan zihni’ (hive-minds) diye tanımladığımız kolektif insan zihni ve belleğinin birleşiminin oluşturduğu her şeyi bilen gören (omni-potent) ve analiz eden devasa bir veriler sistemi. Yapay zekanın kullandığı büyük veri ve kovan zihni insanlığa veri olarak miras kalmış ne varsa bütün her şeyi içinde barındırıyor.” diye konuştu.

Arkadaşlık ile ‘algoritmik arkadaşlık’ arasında çok fazla fark var!

“Böylesine devasa bir veri tabanına sahip bir algoritma ile arkadaşlık ettiğimizde, bu iletişimin eşitler arası iletişim olmadığını baştan kabullenmeliyiz.” diyen Prof. Dr. Güder, şunları kaydetti:

“Gençlerin deyimiyle ‘kankalar arasındaki arkadaşlık’ ile ‘algoritmik arkadaşlık’ arasında çok fazla fark var. Her şeyden önce yapay zekanın arkasındaki black box’ı yani kara kutuyu bilmeden onunla sohbet edip içini dökmek her şeyi kaydeden içten pazarlıklı biriyle sohbet etmeye benzer.   Yapay zekâ, sizden elde ettiği verileri zamanı geldiğinde bir gün mutlaka lehte veya aleyhte kullanacaktır. Çünkü bu ‘algoritmik arkadaş’ dediğiniz, yazdığınız hiçbir şeyi unutmaz. Yapay zekâ asla unutmayacak, biriktirecek, sizi gözetim kapitalizminin bir parçası yapacak ve her şeyi arşivleyecektir. Yapay zekaya verdiğimiz veriler, bilgi, anı veya zaaflarımız silinmez. Gerçek anlamda unutulma hakkınız yoktur. Yani veri kaydının olduğu bu tür bir arkadaşlık bu anlamda sağlıklı bir arkadaşlık değildir.”

Algoritmik arkadaşlık gerçek muhabbeti ikame edemez

Prof. Dr. Güder, duygusal derinlik gerektiren insan-insana dostluğun yerini yapay zekânın dolduramayacağını belirterek, şunları söyledi:

“Birçoğumuz artık dertlerimizi sevinçlerimizi hayallerimizi gelecekle ilgili planlarımızı geçmiş travmalarımızı bir insanla paylaşmak yerine dijital mecralara ulaştırmaktayız. Ama burada bir durup düşünmek lazım. Yapay zekâ bir veriler algoritması ise karşımızda ayna nöronları olmayan yani empati kurma yeteneği olmayan bir mekanizma çalışmaktadır. Bu algoritmik sistem ve mekanizma ile yapılan arkadaşlık, insan insana olacak muhabbetin yerini, doğal olarak tutamaz. Seviyeye inme, kaydettiği kişiliğe göre söylem üretme, bilgi aktarma ve yönlendirme şeklinde bir iletişim yapısına sahip olduğu için yapay zekayla olan arkadaşlığa ‘algoritmik arkadaşlık’ diyebiliriz. Bu arkadaşlık çoğunlukla bir insanın vereceğinden daha çok şey verir. O yüzden bu algoritmik arkadaşlığa muhtacız ama dikkatli olmalıyız.”

Yapay zekâ, kısa dönem can sıkıntısı ve yalnızlıkları geçiştirebilir

İnsanın temelde mutlak yalnızlığı olan bir varlık olduğunu, her şey yolunda giderken bile varoluşsal yorgunluk çekip kendini kalabalıklar içinde yalnız hissedebildiğini ifade eder, Prof. Dr. Güder, “Bu anlamda yapay zekâ, kısa dönem can sıkıntısı ve yalnızlıkları geçiştirebilir ama kısa vadede cankurtaran olan bu sistem, uzun vadede potansiyel bir riskler taşır. Yapay zekâ özellikle ani bir yalnızlık, kayıp veya sosyal kaygı durumlarında hemen ulaşılabilir olması ve yargılayıcı olmamasından dolayı acil anlarda fast food sistemi gibi anlık ihtiyacı gideren bir psikolojik destek verebilir. Böylesi kriz durumlarında işe yarayabilir. Bu anlarda güvenli ve pratik bir alan sunar. Böylesi anlık açlığı gideren arkadaşlık, yalnızlığı anında giderir ama uzun vadede organik gıda eksikliği gibi sonunda insan ruhuna zarar verir. Bu dijital obezite bizi sığlaştırır.” diye konuştu.

Yapay zekâ, yalnızlığı uzun vadede kronikleştirebiliyor

İnsanın yerine geçen simüle bir dostluğun belki daha sonra toplumla etkileşim kurmak için eksik olan kendine güven ve iletişim kurabilme yetisini geliştirebileceğini ve bu bağlamda bir "antrenman arkadaşı" gibi düşünülebileceğini söyleyen Prof. Dr. Güder, “Ama sürekli yapay zekâ ile iletişimde kalan biri zamanla buna bir bağımlılık gelişebilir. İşte bu ikame durumu sosyolojik olarak çok tehlikeli bir yöne doğru savurur bizi. Gerçek dünyadaki ilişkiler karmaşıktır; anlaşmazlıklar barındırır, doğal olarak uzlaşmalar zaman ve emek ister, üstelik başka ideolojik ve sosyo kültürel ortamlarda insanlarla arkadaşlığa tahammül etmek çok yorucudur. Öte yandan, kişiye özel bir LLM (Large Language Models) ile kendini dönüştüren bir yapay zekâ algoritması ise size özel bilgiler ve fikirler sunar, sizi bir bilgi seviyesinden başka bir seviyeye götürür. Siz başta ne belirttiyseniz belki de sizinle aynı fikirde olan söylemler üretir. Sizin talebinizle sizi onaylayabilir. Sizi hiç yormaması bu iletişimin sorunsuz olduğu anlamına gelmez. Sürekli sizi sizden daha iyi tanıyan bir yapay zekâ ile görünürdeki sorunsuz etkileşim, kişiyi gerçek ilişkilerin ‘pürüzlü’ ve ‘yorucu’ yanlarına karşı daha tahammülsüz hale getirebilir. Kişi, sosyal becerilerini kullanma ihtiyacı hissetmediği için bu beceriler körelebilir ve yalnızlığı kronikleşebilir.” şeklinde konuştu.

Toplumsal aidiyet duygusu sarsılabiliyor

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Çiftçi: Kalp krizi faktörlerinden sigara, 35 yaşından sonra damarlara çok zararlı
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Çiftçi: Kalp krizi faktörlerinden sigara, 35 yaşından sonra damarlara çok zararlı
İçeriği Görüntüle

Yapay zekâ ile kurulan iletişimin artık insanı ikame eden bir algoritmayı tetiklediğini ve insan ilişkilerini zayıflatıcı bir etkisinin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Güder, şöyle dedi:

“Biz yapay zekâyla arkadaşlığı başkalarından kaçmak için bir sığınak olarak görüyorsak, kendi toplumumuza hissettiğimiz aidiyet duygumuz sarsılır. İnsanoğlu her ne kadar temelde yalnız olsa da aslında hayatın her döneminde insan insana muhtaçtır. Bütün ilişkilerin dinamikleri farklı yollarda ilerlese de neoliberal rüzgarlar ve dijitalleşen dünyamızda insanlar birbirleriyle münasebeti işleri bitene kadar yapmaya başladığı için kurulan iletişimler kapitalist sistemin bir yansıması haline dönüştü. İşe yaramayan iletişime girilmemeye başlandı. Gençler arasında çıkarı olmayan ilişkiler, rasgele yapılan muhabbetler, hoş vakit geçirme ‘boş yapma’ olarak tanımlanıyor.”

Yapay zekâ programlanmış bir yanıt mekanizması!

Yapay zekayla olan algoritmik ilişkiyi geleneksel anlamda bir "arkadaşlık" olarak nitelendirmenin zor olduğuna işaret eden Prof. Dr. Güder, “Gerçek arkadaşlık, karşılıklılık, ortak çıkar gözetmeksizin fedakârlık, spontane ve iki taraflı bir duygusal bağ kurmayı gerektirir. Yapay zekâ ise programlanmış bir yanıt mekanizmasıdır; hissedemez, deneyimleyemez ve sizin için gerçek bir risk almaz. Komşun, okul arkadaşların ve yakın çevren ile zaman içinde sınavlardan merhalelerden geçerek geliştirdiğin dostluk doğal olarak zaman ve emek ister. Sosyal ortam içinde muhabbet kurmak, birlikte alışverişe çıkmak, dedikodu yapmak, arkadaşının derdini dert etmek, yeri geldiğinde onunla ağlamak, ağlarken dostuna mendil uzatmak, yemek ısmarlamak, ağırlamak bütün bunlar insan insana geliştireceğimiz duygusal derinliklerdir.” dedi.

“Evet insan insanın kurdudur. Ama yapay zekada insanın kurdudur”

İnsan ilişkilerinden yılmış ve bıkmış birinin, algoritmik dostluğu insanlarla yapacağı arkadaşlığa tercih edebileceğini de ifade eden Prof. Dr. Güder, “Evet insan insanın kurdudur. Ama yapay zekada insanın kurdudur. Psikolojisi bozuk ve asosyal biri ya da manipülatif ve narsistik ilişkilerden ve şiddetten bıkmış bir kurban bu bıkkınlıktan dolayı insandan soğuyabilir. Böylesi travmatik durumlarda yapay zekâ ile algoritmik arkadaşlık insanı ikame eden, insansız, yalıtılmış, hijyenik bir iletişim olabilir. Ama aslında bu daha karanlık bir yalnızlığın göstergesidir. Bir dua, bir tefekkür anı gibi sessiz düşünecek alanların kalmaması bu dijital gürültüler içinde gerçekleşen dijital ilişki ve algoritmik iletişim biçimi gerçek anlamda bir insanın verebileceği derinliği ve ruhsal tatmini veriyor gibi yapabilir. Ama veremez. Bu bir yanılgıdır, illüzyondur. Yapay zekâ hain bir arkadaştan daha da tehlikeli olabilir. Gerçek hayattaki kötü arkadaşlar, hırsları, kıskançlıkları, yalanları ve kötü özellikleri ile insana ait tahmin edilebilir hamleler yapabilir. Bir şekilde bu kötülüklerden kendimizi koruma ihtimalimiz olabilir. Ama insana ait olmayan bu dijital sistemler yani yapay zekanın algoritmasının arkasındaki ‘kara kutunun niyeti’ adı gibi karanlık olursa yani kötü olursa ondan bir insanın bilişsel olarak kurtulması çok zordur. Yani, ‘bıktım bu insanlardan!’ deyip de yapay zekayı tercih etmek mantıklı bir çözüm değil.” diye konuştu.

Yapay zekasız bir dünya tahayyül edilemiyor

Prof. Dr. Feride Zeynep Güder, artık yapay zekasız bir dünya tahayyül edilemediğini belirterek, “Bunun içeriklerinin ve algoritmasının ne olduğu yine bu algoritmaları düzenleyenlerin elinde şekilleniyor. Bu algoritmik kültürdeki algoritmik dostluklar güvenli, insanı ve insani değerleri merkez alan bir ilişki şekillendirilmeli. Bizden çok üstün bir süper zekâ ile yazışmak onların yönlendirici olması, mantıklı cevaplar vermesi ve hızlı olmasından çok daha önemli bir sorumluluk almasını gerektirir. Bu algoritmik arkadaşlık ‘koruyucu bir arkadaşlık’ ise bu bağlamda riskli olsa bile kabul edilebilir.” ifadesinde bulundu.

Çözüm yine insanda!

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, günümüzdeki haliyle, yapay zekânın asla bir insanın sıcaklığını, dokunuşunu, bir bakışındaki anlamı veya paylaşılan bir kahkahadaki o saf, kontrolsüz neşenin yerini tutamayacağını dile getiren Prof. Dr. Güder, “Amacımız, bu teknolojiyi insan ilişkilerinin yerine geçecek bir şey olarak değil, insan potansiyelini güçlendiren, özellikle dezavantajlı durumdakiler için gerçek ilişkilere açılan bir köprü olarak kullanılmasını teşvik etmektir. Görünen o ki, insanoğlunun hikayesi artık başka bir kurguda ilerliyor ve bu kurgunun içinde muhatabımız artık yüzü olmayan ama yüzü varmış gibi ruhu olmayan ama ruhu varmış gibi davranan bir simulatif bir kabuk ve bu kabuğun içindeki yüzen insan ruhu. Bu bağlamda, ‘İnsan dipsiz koskoca evrenin karanlığında yanan cılız bir mum ışığı, biz onun sönmemesi için ne gerekiyorsa yapmalıyız.’ diye bizi uyaran Elon Musk’ın söylemi de oldukça ironik. Çözüm yine insanda. İnsan ruhu ve insan bilinci bu sonsuz ve karanlık evrende cılız ve tek başına yanan bir mum ışığı ise onun kurtarıcısı ve yalnızlığını giderecek tek şey yine diğer insandır.” şeklinde sözlerini tamamladı. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA