Şanlıurfa’da farklı kesimlerden vatandaşlar, gençler arasında yaygınlaşan madde bağımlılığının aileleri derinden etkilediğini ve toplumsal bir yara haline geldiğini ifade etti. Vatandaşlar, her gün birçok ailenin uyuşturucu nedeniyle evlat acısı yaşadığını, bağımlılığın suç oranlarını da artırdığını dile getirdi.

Gençlerin uyuşturucuya yönelmesinde sevgi eksikliği, ilgisizlik ve denetimsizliğin etkili olduğunu belirten vatandaşlar, ailelerin çocuklarını sadece öğütlerle değil, yakından takip ederek sahiplenmesi gerektiğini vurguladı. Özellikle genç nüfusun fazla olduğu kentte, madde bağımlılığının önlenememesinin ciddi sonuçlar doğurduğu ifade edildi.

Bazı vatandaşlar ise uyuşturucuyla mücadele adı altında faaliyet gösterdiğini söyleyen kimi yapıların ailelerin çaresizliğini istismar ettiğini ileri sürdü. Evlatlarını kurtarmak isteyen ailelerin maddi olarak zorlandığı, bu süreçte yeterli kamu desteğinin sağlanamadığı dile getirildi.

Uyuşturucuyla mücadelede yalnızca kullanıcıların değil, maddeyi temin eden ve organize eden yapıların da hedef alınması gerektiğini savunan vatandaşlar, cezaların caydırıcı olmadığını ve yaptırımların artırılması gerektiğini söyledi. Tedavi merkezlerinin ve sağlık hizmetlerinin de daha etkin hale getirilmesi gerektiği ifade edildi.

Mardin halkı: Asgari ücret, açlık sınırını aşacak düzeyde olmalı, diğer kalemlere fahiş zammın önüne geçilmeli
Mardin halkı: Asgari ücret, açlık sınırını aşacak düzeyde olmalı, diğer kalemlere fahiş zammın önüne geçilmeli
İçeriği Görüntüle

“Urfa’mızın en büyük sıkıntısı madde bağımlılığıdır”

Şanlıurfa’nın temel sorununun ekonomik sıkıntılardan ziyade madde bağımlılığı olduğunu vurgulayan Muhammed Emre Direkli “Şanlıurfa’nın bence yerel sorunu maddiyat değil. Gençlerimizin hepsi uyuşturucuya düşmüş. Günde belki internetlere düşmüyor ama günde birkaç kere ana evine ateş düşüyor; uyuşturucudan ölüyorlar veya uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle kötü suçlar işliyorlar. Bunun için de siyasilerin hiçbirisi bir şey yapmıyor. Yani gençlere yardım olsun, bir şey olsun… Ağzını açan asgari ücret diyor, doğru o paradır ama Urfa’mızın en büyük sorunu budur. Hükümet bu konuda ne gibi adımlar atabilir? Mesela şimdi bu uyuşturucu dernekler açılmış. Güya gençleri kurtarıyoruz, insanları kurtarıyoruz diye milletin annelerinden babalarından para çarpıyorlar. Onlar da dolandırıcı tuzağı. Urfa’da da var bazı dernekler, isim vermeyeceğim ama para vermezsen derneğe bile gidemiyoruz. Aile için para mesele değil, yeter ki çocuğumuz kurtulsun diye düşünüyorlar. Devlet mesela öyle mi alması lazım? Hastanelere gidiyoruz, uyuşturucu bırakma hastaneleri… Onlar da bir çözüm değil, kendi elleriyle uyuşturucu veriyor gençlerimize. Yani böyle… Belediye ve valiliklerin bu konudaki çalışmasını yeterli bulmuyorum. Çünkü uyuşturucu satanları ve onların büyüklerini almıyorlar, içenleri alıyorlar. Polisler ne kadar alırsa alsın içiciler bitmez. Suç işleyici de değil yani. Bunları ülkeye koyanlar var. Valiliğin bence bu konuda yapabileceği şey, hastaneleri daha düzenli hâle getirmesi ve ilaçlar üretmesi lazım. Benim bu konuda fazla bilgim yok ama en büyük sıkıntımız Urfa’mızın madde bağımlılığıdır.” diye konuştu.

“Sevgi ihtiyacını farklı takviyelerle örtmeye çalışıyorlar”

Gençlerin uyuşturucuya yönelmesinde sevgi eksikliği ve ilgisizliğin etkili olduğunu belirten Eğitimci Arzu Hoca “Maalesef Şanlıurfa’da genç nüfus fazla olduğu için ve bunun da önüne geçemediğimiz için, insanlar önüne alacağı bir yetişkin göremediğinden ve sevgisizlik içinde büyüdüğünden çeşitli şeylere yöneliyor. Sevgi ihtiyacını farklı takviyelerle örtmeye çalışıyorlar. Bundan kaynaklı bence aileler çocuklarının geleceğini sokaklara bırakmamalı. Aileler kalabalık olabilir ama onları dünyaya getirdiğiniz için onlara karşı bir sorumluluğunuz var. Sadece öğüt vermek değil, çocuğu takip etmek şart. “Ben öğüt verdim, sokağa saldım” ile olmuyor bu işler. Hükümetin şu anda yaptığı uygulamalar yeterli değil ve daha fazlası yapılmalı. Aslında en temelde ülkeye girişinin önlenmesi lazım. Ülke içinde de bunlardan para kazanan çok farklı kurumlar var. Bunları tespit edip yok edebilirler. Son olarak gençlere daha uyanık olmalarını tavsiye ediyorum.” ifadelerini kullandı.

“Allah bunu bütün insanlık için zararlı olduğu için haram kılmıştır”

Konuyu dini ve toplumsal boyutuyla ele alarak, uyuşturucunun kökten yasaklanması gerektiğini söyleyen Ramazan Zeyitoğlu “Bu konuyla alakalı söyleyebileceğimiz tek şey, Cenabı Allah’ın bunu haram etmesi, yasak etmesidir. Allah-u Teala yasak etmiş ama Allah’ın yasalarına kimse itaat etmiyor. Devlet olarak da bu işlerin ortamı hazırlanıyor. Bundan nemalanan insanlar var, bunlar serbest bırakılıyor. Aslında bilinen bir şey; kökten yasak edilmesi lazım. Allah bunu bütün insanlık için zararlı olduğu için haram kılmıştır. Ama bu hükümet veya diğer hükümetler döneminde böyle değildi. Daha önce böyle bir şey yoktu, iki çeşit içki vardı. Bunlar çeşitlerini çoğalttılar, fabrikalarını açtılar. Binali Yıldırım geçmişte başbakanken içki fabrikalarının ikiyken 18’e çıkarıldığını söyledi. Aslında bu, maddenin önünü açıyor ve yasak maddelere götürüyor. Bunlardan idarecilerin bir kısmı ortaklık içinde olmasa işler bu noktaya gelmezdi. Bunu tamamen kökten kaldırmak lazım. Allah yasak etmiş, insanların da yasaklama imkânı var. Geçmişte burada içki teşviki yoktu, teşvik olmayınca insanlar uzaktı. Şimdi ise reklam yapılıyor. Binali Yıldırım bunu açıkça söyledi. Bu iş ufaktan büyüğe gidiyor, maddeye gidiyor ve maddeden kurtuluşun imkânı yok. Yolları kesmek, tıkamak lazım. Bu bir kanun meselesidir, Cumhurbaşkanının yasaklamasıyla çözülür. Şu anda çocuklarımızı biz idare etmiyoruz; televizyon, telefon, okul idare ediyor. Çocuklar ebeveynin elinde değil. Devletin yapabileceği işler var ama şu an güç yetmiyor. Çevrede görünce bu da moda oluyor. Gelenek, görenek, örfümüz vardı, nereye gitti bunlar? Sözde bizi yönetenler dindar ama vatandaşı dinden uzaklaştırdılar. Seçimler yaklaştıkça algılar değiştiriliyor. Korkutarak, terör söylemleriyle tekrar seçiliyorlar. Netice böyle oluyor. Allah razı olsun.” şeklinde konuştu.

“Uyuşturucu toplumumuzun kanayan yarasıdır”

Uyuşturucunun toplumun kanayan yarası olduğunu ifade ederek, mücadelenin yalnızca devlet kurumlarının değil, toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu olduğunu vurgulayan Mehmet Akbaş “Bu, maalesef toplumumuzun kanayan yarasıdır. Özellikle gençlerimizi tehdit eden büyük bir sıkıntıdır. Bugün dünyanın birçok ülkesinde, hatta tamamında uyuşturucu ile mücadele ediliyor. Urfa’ya baktığımızda Sayın Valimiz de birçok ciddi kararlar alıyor. “Hayata Tutunuyorum” projesi devam ediyor. Uyuşturucuya bulaşmamak için her türlü önlem alınıyor, bulaşmış olanlar için de tedavi kapısı açılıyor. Devlet ve valilik elinden geleni yapıyor. Ancak bu sadece valiliğin görevi değil, toplumun tüm kesimleri bu bela ile mücadele etmeli. Bu işi yapan kim olursa olsun ihbar edilmeli, kimseden korkulmamalı. Devlet arkamızda. En önemlisi de yaptırımlar artırılmalı. Cezalar caydırıcı olmayınca bu iş bitmiyor. Ağır ve caydırıcı cezalar verilmeli, gençler bilinçlendirilmeli ve her türlü önlem alınmalıdır.” dedi.

“Biz uyuşturucuya hayır diyoruz”

Uyuşturucuya karşı net bir duruş sergilenmesi gerektiğini belirten Mehmet Kılıç “Maddeyle ilgili olarak şunu söyleyebilirim; uyuşturucuya kesinlikle hayır diyoruz. Şanlıurfa’da birçok insan uyuşturucuya düşmüş. Biz uyuşturucuya kesinlikle hayır diyoruz. Sokakta uyuşturucu kullananları gördüğümüz zaman içimiz yanıyor. Devletimiz çok ciddi mücadele ediyor, ilaç tedavileri yapılıyor. Allah razı olsun, çoğu kurtulmuş, birçoğu da cezaevlerinde. Biz uyuşturucuya hayır diyoruz.” ifadelerine yerverdi. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA