ABD Adalet Bakanlığı, Başkan Donald Trump'ın adının geçtiği Jeffrey Epstein dosyalarındaki tüm materyallerin yayımlanacağını açıkladı. Açıklama, Epstein'in reşit olmayan kız çocuklarını hedef alan bir istismar ağı kurmakla suçlandığı ve yargılanmayı beklerken cezaevinde ölü bulunduğu bir dosyada "tam şeffaflık" vaadi olarak sunuldu. Ancak dosyanın karanlık arka planı, bu vaadin sınırlarını tartışmaya açıyor.
Adalet Bakan Yardımcısı Todd Blanche, dosyalarda Trump'ın adının geçtiği tüm belgelerin yayımlanacağını, hayatta kalan mağdurların ise korunacağını belirtti. Buna göre fotoğraflar ve belgeler kamuoyuna açılacak, mağdurları ifşa edebilecek içerikler ise ayıklanacak. Ne var ki, kısa süre önce bakanlığın internet sitesinden bazı dosyaların ve Trump'a ait fotoğrafların kaldırıldığına dair haberler, "neyin neden saklandığı" sorusunu daha da büyüttü.
Epstein dosyaları yalnızca bireysel suçları değil, gücün ve zenginliğin çocuk istismarını nasıl görünmez kılabildiğini de ortaya koyuyor. İddialara göre Epstein, siyaset, finans ve eğlence dünyasından güçlü isimlerle kurduğu ilişkiler sayesinde yıllarca dokunulmaz kaldı. Dosyalarda Trump'ın yanı sıra eski ABD Başkanı Bill Clinton, İngiltere Kraliyet ailesinden Prens Andrew ve eski siyonist rejim sözde Başbakanı Ehud Barak gibi isimlerin geçmesi, meselenin münferit olmaktan çok sistemik bir sorun olduğunu gösteriyor.
Kamuoyunda sıkça dile getirilen bir diğer tartışma başlığı ise Epstein'in bazı istihbarat servisleri adına çalıştığı iddiası. Özellikle Mossad'la bağlantılı olduğu yönündeki iddialar, Epstein ağının yalnızca cinsel istismar değil, aynı zamanda şantaj ve nüfuz operasyonları için kullanılmış olabileceği şüphesini doğuruyor. Resmi makamlar bu iddiaları doğrulamış değil; ancak dosyalardaki boşluklar ve yıllara yayılan koruma kalkanı, soruların cevapsız kalmasına yol açıyor.
Adalet Bakanlığı, "ek bilgiler geldikçe materyallerin hukuka uygun şekilde inceleneceğini, gerektiğinde gizleneceğini veya sansürleneceğini" belirtiyor. Fakat çocuk istismarı gibi ağır suçlarda, sansür ile hesap verebilirlik arasındaki çizginin nerede çekileceği hâlâ belirsiz.
Sonuç olarak Epstein dosyaları, yalnızca bir suç ağının değil, gücün suçu nasıl örtebildiğinin de aynası. Belgelerin yayımlanması, gerçek bir yüzleşmeye mi kapı aralayacak, yoksa güçlü isimleri koruyan yeni bir filtre mi işleyecek? Bu soru, dosyalar açıldıkça daha da yakıcı hale geliyor. (İLKHA)




